8 Eylül 2024

icraguncesi.com

İcra Hukukuna dair HERŞEY….

YARGITAY KARARLARI

ihale tutanağında icra müdürünün imzası bulunmuyor ise de taraflarca tutanağın içeriği ve gerçekliği konusunda ihtilaf bulunmadığı bir başka deyişle tutanağın sahteliğinin iddia edilmediği ve tutanakta sair hiçbir eksikliğin bulunmadığının anlaşılması karşısında, ihale tutanağındaki imza eksikliğinin her zaman giderilebileceği, ihaleye duyulan güven, yapılan masraf, harcanan emek ve zaman nazara alındığında usul ekonomisi ilkesi gereğince ihalenin sırf imza eksikliği nedeniyle feshinin doğru olmadığı kabul edilerek;

HUMK’nun 62 ve 68., 7201 sayılı Tebligat Kanununun 11 ve Avukatlık Kanununun 41.maddeleri gereğince icra emrinin “vekile” çıkarılması gerekir. İcra emrinin asıla çıkarılması suretiyle, icra müdürünün anılan yasa hükümlerine aykırı bir işleminin mevcut bulunduğu açıktır.

Bu durumda satış bedelinin tüm icra masraflarını değil, paraya çevirme ve paylaştırma giderlerini geçmesi gerektiğinin hüküm altına alındığı görülmekle, satış talebinden ihale tarihine kadarki paraya çevirme ve paylaştırma giderlerinin hesaplamada dikkate alınması gerekmektedir. Bu durumda, satış talebi ile ihale tarihi arasındaki yediemin ücretinin menkulün paraya çevirme giderlerine dahil olduğu kabul edilerek, artırma bedelinin hesaplanmasında dikkate alınması zorunludur.

İİK.’nun 140. maddesi gereğince; “Satış tutarı bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmezse icra dairesi alacaklıların bir sıra cetvelini yapar.” Sıra cetvelini düzenleme yetkisi ilk haczi koyan icra dairesine aittir.
İİK’nun 100. maddesi uyarınca ise; borçluya ait paranın veya satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar birden fazla alacaklı tarafından haciz konulması halinde anılan madde hükmü gereği icra müdürlüğünce derece kararı yapılması gerekir. Derece kararının yapılması için mutlaka satış sonucu para elde edilmesi zorunlu değildir.

HMK düzenlemesinde istinaf için 350. maddede, temyiz için de 367. maddede ayrı düzenleme bulunduğu dikkate alındığında, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın istinaf edilmesi halinde borçlu tarafın teminat yatırarak İİK. 36. maddeden faydalanabileceği gibi, istinaf mahkemesi tarafından istinaf isteminin esastan reddine ilişkin kararın temyiz yolu açık olması halinde de borçlu tarafın HMK’nun 367. maddesi gereğince de bu karara karşı İİK’nun 36. maddedeki düzenleme içeriğine göre teminat yatırarak icranın geri bırakılmasını isteme hakkının bulunduğu, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nun 367. maddesine aykırı olduğu ibarelerine yer verilmekle birlikte ilk derece mahkemesi kararının İİK.’nun 363. maddesi gereğince kesin olduğu ve istinaf yoluna başvurulmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar verildiği anlaşılmıştır.

7176 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle 04/11/1983 tarih ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa eklenen Geçici 14. maddesinde; “Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 04/11/1983 tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiilî el konulması veya hukuki el atılması sebebiyle mülkiyet hakkından doğan taleplere dair bedel ve tazminata ilişkin davalarda verilen mahkeme kararları kesinleşmedikçe icraya konulamaz. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, kesinleşmemiş mahkeme kararlarına dayanılarak başlatılan icra takipleri kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar durdurulur. Aynı Kanunun 22/1-b maddesi gereğince Kanun yayımı tarihinde, yürürlüğe girer” düzenlemesinin yer aldığı, Kanunun yayım tarihinin (yürürlük tarihinin) 12.06.2019 olduğu, istinaf incelemesi sonrası Kanun değişikliğinin yapıldığı ve yürürlüğe girdiği görülmüştür.