21 Aralık 2024

icraguncesi.com

İcra Hukukuna dair HERŞEY….

KESİN ACİZ VESİKASINA DAYANILARAK BAŞLATILAN TAKİPLERDE HARÇ

T.C.

YARGITAY

  1. HUKUK DAİRESİ

E. 1976/3878

K. 1976/6023

T. 12.5.1976

• FAİZ ( İptal Davasına Konu Olan Alacağın Faize Bağlanması )

• ACİZ BELGESİNE DAYALI ALACAKTA FAİZ

• ALACAKLININ BORÇLUYA YAPTIĞI TAKİPTE ACİZ BELGESİ ALMASI

2004/m.277,143,283

ÖZET : Alacaklı, borçluya karşı yaptığı takipten sonuç alamayınca, söz konusu alacağı için aciz belgesi almıştır. Daha sonra iptal davası açmış ve bu davada, alacağı için faiz de istemiştir. aciz belgesine bağlanan alacaklara faiz işlemeyeceğine ilişkin kural, bu durumda uygulanmaz. Çünkü, alacaklının istemi, bu belgeye değil, iptal kararına dayalıdır.
DAVA : Merci kararı, alacaklı vekili tarafından temyiz olunması üzerine, bu işle ilgili dosya, mahallinden daireye 12.4.1976 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : İncelenen Bursa Üçüncü İcra Memurluğunun 1976/444 sayılı dosyası münderecatına göre ( T ); 31.500 liralık alacağının masraf, %10,5 faiz, % 3 komisyon ve vekillik ücreti ile birlikte tahsili için ( R ) aleyhine 11.8.1971 günlü talepname ile takip yapmış ve borçlu hakkında kesinleşen takip esnasında, borçlunun haczi kabil emvali bulunmadığından dolayı, alacaklının iptal davası açmak için aciz vesikası verilmesini istemesi üzerine, 20.9.1971 tarihinde, İİKnin 143.maddesi gereğince aciz vesikası verilmesine karar verilerek, aynı gün alacaklıya, düzenlenen aciz vesikası verilmiştir. Bu alacak, bidayette ( ….. ) Bankasına temlik edilmiş ise de, bilahare ( .... ) Bankasının, sözü geçen alacağı tekrar takip yapan ( T )ye temlik ettiği anlaşılmıştır. ( T ), İnegöl Asliye Hukuk Mahkemesinin 4.2.1975 günlü iptal kararını ibraz ederek, İİKnin 283.maddesi gereğince iptale konu teşkil eden taşınmazın haczini istemiştir. İcra memuru; aciz vesikası 34.330 liralık meblağ üzerinden verildiği, dosyada ise 37.500 liranın tekrar alacaklıya temlik edildiği anlaşıldığından, borçtan fazlasının temlik edilmiş bulunduğuna, aciz vesikası ı ile İİKnin 143.maddesi gereğince faiz istenemeyeceğine, takibin 34.330 lira üzerinden devamına faiz tahakkuk ettirilmemesine, aciz vesikası 1 yıllık süre içerisinde ibraz edilmemiş olduğundan alacaklı vekilinin borçluya yeniden ödeme emri tebliğine ve alacaklı vekilinden yeniden harç alınmasına ve ödeme emri kesinleşinceye kadar 2.2.1976 tarihinde verilen kararla yapılan haciz muamelesinin hükümsüz sayılmasına karar vermiştir. Alacaklı, icra memurluğunca verilen bu kararı şikayet etmiştir. Dosya münderecatı, yukarda yazılı kararda zikredilen maddi vakıaya uygundur. Şu halde, konunun İİKnin 143. ve 283. maddelerine göre tetkiki gerekmiştir. 143. maddede açıklandığı veçhile, aciz vesikası alacaklıya, bu Yasanın 277.maddesinde yazılı hakları bahşeder. Şu halde, açılan iptal davası sonunda verilen karar, alacaklıya ne gibi haklar bahşetmiş ise yeniden yapılan talepte bu hususun, yani tanınan hakların yerine getirilmesi gerekir. İptal davasına ilişkin 277 ve onu izleyen maddeler ve özellikle 283. madde hükmü göz önünde tutulduğu takdirde ( iptal davası sabit olduğu takdirde ), bu davaya konu teşkil eden mal üzerinde cebri icra yolu ile alacaklı, hakkını alma yetkisini elde etmiş olur ve dava konusu taşınmazın üçüncü şahıs üzerindeki kaydının düzeltilmesine yer olmadan, haciz ve satışını isteyebilir. Alacaklı, iptal davasına ait ilamı ibraz ederek, sözü geçen gayri menkulün haczini istediğine göre, borçluya yeniden bir ödeme emri gönderilmeden bu haczin yapılması ve sonucunda taşınmazın satılması gerekir. Bu halde, icra memurluğunca bidayette 2.2.1976 tarihinde haczin vazına dair karar yasaya uygundur. Bu özel hüküm karşısında, İİK``nin 143. maddesinde yazılı sürenin olaya uygulama olanağı bulunmamıştır. Şayet alacaklı, iptaline karar verilen taşınmazın satışını istemeyip borçlu hakkında diğer emvali yönünden de takibe teşebbüs etseydi, 143. maddede yazılı sürelerin göz önünde tutulması gerekirdi ve bu halde harcın ödenmesi ve yeniden ödeme emri tebliği icap ederdi. Bu nedenlerle, icra memurluğunca 5.3.1976 tarihinde verilen kararın ( a ), ( b ) ve ( c ) bentlerinde yazılı hususlara ilişkin şikayetin kabulü icap eder. Faiz yönüne gelince; yukarıda beyan edildiği veçhile, İİKnin 143.maddesi, aciz vesikası yönünden bir takip usulü bu takipte istenebilecek alacağın miktarını ve ferilerini ve süresini tayin etmiştir. Borçlu aleyhine yapılan takipte, borçlunun hiçbir malı bulunmadığı saptanırsa, bu halde aciz vesikası verilecektir. Alacaklının aldığı bu aciz vesikasına göre,zamanaşımı işlemeyecektir. Buna karşılık da aciz vesikasında yazılı alacak miktarı için faiz de istenmeyecektir. Alacaklı, bu hükümle kendisine tanınan iptal davası hakkını kullanmazsa, bihahare, yani aciz vesikasından sonra borçlunun yeni mal iktisap etmesi halinde,bu mallarına karşı yeniden takibe geçerse, bu halde aciz vesikası verildiği tarihten itibaren 1 sene geçmiş ise, İİKnin takibe dair usullerine riayet edilerek ödeme emri göndererek ve bittabi alacaklı, harç da ödeyecektir. Aciz vesikası ile alacağın zamanaşımına uğramayacağı prensibine karşı da borçlunun, elinde olmayan sebepler muvacehesinde borcunu ödemeyecek duruma düşmesi hususu göz önünde tutularak faiz istenmesi de mümkün olmayacağı kabul edilerek, iyi niyet kurallarına uygun şekilde, her iki tarafın zararlarının bertaraf edilmesi amacı ile bu hükmün var edildiğinin kabulü gerekir. Olayda; alacaklı, borçlunun diğer mallarına müracaat ederek, yeni bir takip açmış olmayıp 283. maddeye dayanarak iptal ettirdiği temlike ait tasarrufa dayanarak alacağını istediğine göre, yukarıda yazılı genel prosedürün olaya uygulanması, her şeyden evvel kötü niyetli bir borçlu ile üçüncü kişiyi korumaya matuf bir hareket olur ki, bunun kabulü, evvela kanun koyucunun vaz etmiş olduğu genel prensiplere aykırı olduğu kuşkusuzdur. 143.madde, alacaklıya bir iptal hakkı tanıdığı ve 283. madde de bu iptal sonunda iptal edilen tasarrufa konu teşkil eden gayrimenkulün üçüncü şahıs üzerindeki kaydının tashihine mahal olmadan, onun haczini ve satışını isteyerek hakkını alma yetikisin verdiği cihetle, hakkın şümulu, 143.maddeye göre, sınırlı olarak karara istinaden takip yapıldığı cihetle, hak ferilerine de şamil olur. Bu nedenlerle, icra memurluğunun faize ilişkin kararı da yanlış bulunması sebebiyle, şikayetin tüm olarak kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı nedenlerle reddine karar verilmesi isabetsiz; alacaklının temyiz itirazları yerinde görüldüğünden, temyiz olunan kararın BOZULMASINA, bozmanın diğer yönlerinde oybirliğiyle, faize ilişkin yönünden oyçokluğuyla, İİKnin 366 ve HUMKnin 428inci maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 12.5.1976 gününde karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
İİKnin 143.maddesine göre takip alacaklısı, alacağının tamamını alamamış ise, ödenmeyen kısım için kendisine borç ödemeden aciz vesikası verilir. Bu vesika ve 105.maddenin 1. ve 2. fıkraları gereği haczi kabil mal bulunmadığına dair mahallinde düzenlenmiş tutanak dahi doğrudan doğruya aciz vesikası yerine geçmekle, alacaklıya 277.maddede yazılı haklara kullanabilme olanağını sağlar. Borç ödemede aciz vesikaları kullanabilme olanağını sağlar. Borç ödemede aciz vesikası "borç ikrarı" yerini tutan senet niteliğindedir. aciz vesikasına bağlanan borç,miktarı bakımından borçluya karşı faiz işlemeyeceğini, İİKnin 143/4.maddesinin mutlak hükmü gereğidir. Böylelikle, aciz vesikasında yazılı borç yönünden, borçlu bakımıdan zamanaşımının işlemeyeceği yolundaki hükme karşı ayrıca borçludan faiz istenemeyeceği hükmü vaz edilerek denge sağlanmıştır. aciz vesikasına bağlanmış borç bakımından, asıl borçludan faiz istenemez ve fakat borçlu yönünden zamanaşımı işlemez ( İİK 143/son ).aciz vesikasına istinaden, İİKnin 277 ve takip eden maddeleri uyarınca iptal davası açılması, bu kuralda birdeğişiklik yapmaz. Yani, asıl alacak bakımından yine zamanaşımı işlemez. İptal kararı alınmış olsa bile, borca karşılık teşkil edecek bir mal bulunmuş olmasına rağmen, İİKnin 143.maddesinde kurulmuş denge gereği faiz işlemez. 277 ve devam eden maddelerine göre alınmış iptal kararının infazı sırasında, 143.maddede yer almış faizle ilgili kuralın uygulanmayacağına dair bir istisna hükmüne Kanun`da yer verilmiş değildir. Bu sebeple, sonradan borçlunun eline geçen malın memba ve nedeni ne olursa olsun, sonuca etkili olamaz. Borçlu yararına zamanaşımı yürümediğinden, borçlu zararına faizin işlediğinin öne sürülmesi mümkün değildir.
SONUÇ : Bu itibarla, bozma kararında faizin işleyeceğine dair yer alan görüşe ve bu sebeple yapılan bozma kısmına katılmıyorum.