21 Aralık 2024

icraguncesi.com

İcra Hukukuna dair HERŞEY….

Satışın borçlunun hâline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılması,

satışın borçlunun hâline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılması

      T.C.
       YARGITAY                                                                                                                                       
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO : 2017/8-1865
KARAR NO : 2019/270
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A

   Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : …………………. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/02/2015
NUMARASI : 2015/8-2015/203
DAVACI : ………………. vekili Av. ……………….
DAVALI : ………………. vekili Av………………..

Taraflar arasındaki “meskeniyet şikâyeti” talebinden dolayı yapılan yargılama sonunda …………………. İcra (Hukuk) Mahkemesince şikâyetin kısmen kabulüne dair verilen 28.11.2013 tarihli ve 2013/275 E., 2013/1226 K. sayılı karar, alacaklı (davalı) vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 13.11.2014 tarihli ve 2014/2448 E., 2014/20722 K. sayılı kararı ile;
“…Takip borçlusu İcra Mahkemesi’ne başvurusunda meskeniyet şikayetinde bulunmuş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda şikayetin kısmen kabulü ile dava konusu evin 90.000TL’den aşağı bedelle olmamak üzere satılmasına, satış bedelinden 90.000TL’nin davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İİK’nun 82/12. maddesi gereğince, borçlunun “haline münasip” evi haczedilemez.Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki “aile” terimi, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar.Mahkemece, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir.
Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu öğeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı, kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez.
Takip hukukunda asıl olan borcun ödenmesidir.İcra mahkemesi ve icra dairesi, takip aşamasında alacaklı ve borçlunun karşılıklı olarak menfaatlerini gözetmekle yükümlüdür.
Somut olayda Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda “taşınmazın 100.000TL edeceği, borçlunun mütevazı bir yerde oturabileceği bir mesken alması için gerekli olan bedelin 90.000TL dolaylarında olduğu” bildirilmiştir. Bu değerlendirme yukarıda yazılı olan ilkelere uygun değildir.
Bu durumda Mahkemece, gerektiğinde yeni bir bilirkişi raporu alınarak, taşınmazın bulunduğu şehrin daha mütevazi bir yerinde haline münasip evi alabileceği değerin tespitinden sonra, haline münasip evi alabileceği miktar, mahcuzun değerinden az ise mahcuzun satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine, artanın alacaklıya ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile ve yetersiz rapora dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…”
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Alacaklı ( davalı ) vekili

                                       HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstem, ilamlı icra takibinde meskeniyet şikâyetine ilişkindir.
Borçlu vekili; müvekkili aleyhine yapılan icra takibinde hâline münasip evinin haczedildiğini, İİK’nun 82/1-12 maddesi gereğince borçlunun hâline münasip evinin haczedilemeyeceğini ileri sürerek haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Alacaklı vekili; şikâyet konusu taşınmaz üzerinde Akbank A.Ş. lehine ipotek kurulduğundan borçlunun meskeniyet iddiasına bulunamayacağını, Konya ve yöresinde borçlunun gelir düzeyine uygun oturabileceği evin değeri 30.000,00TL- 40.000,00TL civarında olduğundan taşınmazın haczedilebileceğini beyan ederek, şikâyetin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yerel Mahkemece; şikâyetçi borçlu adına kayıtlı başka meskenin olmadığı, ikamet ettiği meskende fiilen eşi ve 1 çocuğu ile birlikte yaşadığı, çiftçilik yaptığı, gelirinin belli olmadığı, dosya kapsamına ve günün ekonomik şartlarına uygun bulunan 24.09.2013 havale tarihli bilirkişi raporunda, mahcuz meskenin kıymetinin 100.000,00TL olduğu, şikâyetçi borçlunun oturduğu Karatay ilçesinin mütevazı bir semtinde imarlı, planlı, projeli, ekonomik ve sosyal durumuna göre hâline münasip bir evi ancak 90.000,00TL’ye satın alabileceği belirtildiği gerekçesiyle şikâyetin kısmen kabulü ile şikâyetçinin borcundan dolayı haczedilen Karatay ilçesi, Büyüksinan Mah., 15882/6 ada/parsel nolu arsa üzerindeki kargas apartmanın 10 bağımsız bölüm numaralı mesken niteliğindeki taşınmazın borçlunun hâline münasip ev alması için gerekli olan 90.000,00TL’den aşağı olmamak üzere satılarak satıştan elde edilecek paranın 90.000,00TL’lik kısmının borçluya ödenmesine, artan kısmının ise şikâyet olunan alacaklıya ödenmesine, şikâyetçi borçlunun fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiştir.
Alacaklı vekilinin temyiz itirazları üzerine Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki gerekçelere ek olarak, günün ekonomik şartları nazara alındığında Büyükşehir statüsündeki illerde 1+1 stüdyo dairelerin dahi 100.000,00-150.000,00TL arasında alınıp satıldığı, konut piyasası ile ilgili en makul ve sosyal amaçlı olarak yapılan devletin kontrolündeki TOKİ fiyatlarının belirleyici olması gerektiği, buna göre TOKİ’nin Konya’nın Meram ilçesindeki mütevazı kabul edilecek semtindeki 1. etap projesindeki 3+1 konutların güncel fiyatının en düşük bedelle 136.638,00TL olduğu, bu nedenle 90.000,00TL’nin davacının hâline münasip ev alması için gerekli olan bir miktar olduğu, İİK’nun 82/12. maddesinde düzenlenen hâline münasip konut kavramının, borçlunun yakın bir gelecekte konut sorunu yaşamayacak, kentsel dönüşüm kapsamında gecekondu mahiyetinde bir konut olmaması, en azından kat mülkiyeti kurulmuş, planlı, projeli ve deprem yönetmeliğine uygun olan bir mesken niteliği taşıması gerektiği, Yargıtay 12. HD’nin 19/06/2012 tarihli, 2012/7025-21423 E.K. sayılı kararı ile aynı mahkemece verilen Konya Büyükşehir hudutları dâhilindeki borçlunun hâline münasip ev için belirlenen 100.000,00TL’lik miktarın uygun bulunarak kararın onandığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı alacaklı vekili tarafından temyize getirilmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; borçlunun daha mütevazı semtlerde alabileceği hâline münasip meskenin değerinin belirlenmesi konusunda yeni bir bilirkişi incelemesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
İcra iflas hukukunda kural olarak borçlunun malvarlığını teşkil eden mal, alacak ve hakları, alacaklılarına karşı bir tür teminat oluşturur. Borçlunun malvarlığını oluşturan mal, alacak ve hakları borç için haczedilebilirse de, borçlunun ve ailesinin yaşama ve ekonomik varlığını sürdürebilmesi için istisnai olarak bazı mal ve haklarının haczedilemeyeceği kabul edilmiştir.
İİK’nun 82. maddesinin 1. fıkrasının 12. bendi uyarınca borçlunun “haline münasip” evi haczedilemez. Kanunda geçen “haline münasip ev”in ne olduğu, borçlunun aylık geliri, sosyal statüsü, aile fertlerinin sayısı itibariyle küçük veya büyük bir eve ihtiyacı olup olmadığı gibi veriler dikkate alınıp incelenerek tespit edilmelidir (Muşul, T.: İcra ve iflas Hukuku, 3, B.,İstanbul 2008, s. 517; Yıldırım, K./ ND – Yıldırım, İcra Hukuku 4.B., İstanbul 2009, s.145). Örneğin borçlu ve ailesi bakımından makul ölçüleri aşan oda ve salona sahip olan ve ikamet için zorunlu öğeleri aşan yerler maddede belirtilen “hâline münasip ev” kriterinin dışında kalır. Borçlunun görev ve sıfatı da tek başına az önce belirtilen nitelikleri aşan görkemli bir evde ikamet etmesini gerektirmez (AUHFD 60 (4) 2011: 775-808 Dr. Akil, C. Yargıtay kararları ışığında hâline münasip evin haczedilmezliği iddiası).
Burada hemen aylık gelir kavramının açıklanması gerekmektedir. Aylık gelir bir kimseye yaptığı bir iş veya görev karşılığı olarak her ay verilen paraya denir. Unutulmamalıdır ki İİK’nun 83. maddesi gereğince; kısmen haczi mümkün olan maaş ve ücretten borçlu ve ailesinin geçinmesi için icra müdürünce lüzumlu olarak takdir edilen miktar indirildikten sonra kalan kısmın haczi mümkündür. Ancak aynı maddenin 2. fıkrasında, haczedilecek miktarın, maaş ve ücretin 1/4’ünden az olamayacağı belirtilmiştir. Maaş veya ücretin yüksek olması durumunda 1/4’ünden daha fazlası da haczedilebilir. Bu durumda, hâline münasip evin ne olduğu belirlenirken aylık gelirin de icra takibi sırasında haczedilebileceği gözetilmelidir.
Bir meskenin borçlunun hâline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenmelidir. Buradaki “aile” terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsayacağından icra mahkemesince, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan hâline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı hak sahiplerine ödenmelidir.
Öte yandan, İcra ve İflas Hukukunda alacaklının alacağına ulaşması da asıl olandır. Bunun için bir taraftan borçlunun asgari düzeyde yaşam koşullarını elinden almamak, diğer taraftan alacaklının alacağına kavuşmasını kolaylaştırmak gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.09.2012 tarihli ve 2012/12-332 E. 2012/595 K., 23.01.2013 tarihli ve 2012/12-704 E. 2013/79 K ile 28.11.2012 tarihli ve 2012/12-567 E. 2012/909 K. sayılı kararlarında da benzer hususlar dile getirilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda şikâyete konu taşınmaz 3 oda, 1 salon, mutfak, banyo ve WC den oluşan yaklaşık 130,00 m2 büyüklüğünde ve bu taşınmazın 2 odasının karanlık havalandırma boşluğuna penceresi olduğunun, belediye ve kamu hizmetlerinin tamamından faydalanan bir bölgede, cami, okul, çocuk bahçesi, alışveriş merkezlerine yakın mesafede, Ankara Caddesine 150 metre, Konya Valiliğine ve Mevlana Müzesine 3 km mesafede olup, taşınmazın 100.000,00TL değerinde olduğunun, şikâyetçi borçlunun Konya merkezde alt yapısı olan, imarlı, kamu hizmetlerinden yararlanan mütevazı hayatını sürdürecek hâline uygun bir meskeni ortalama 90.000,00TL civarında edinebileceğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
O hâlde mahkemece, gerektiğinde yeni bir bilirkişi raporu alınarak, taşınmazın bulunduğu şehrin, borçlunun hâline münasip daha mütevazı bir semtinde alabileceği meskenin değerinin tespitinden sonra, hâline münasip evi alabileceği miktar, mahcuzun değerinden az ise mahcuzun satılarak, borçlunun hâline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine, artanın hak sahiplerine ödenmesine, satışın borçlunun hâline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında Özel Daire bozma kararında yer alan “… İİK’nun 82/12. maddesi…” ibaresinin bozma kararından çıkartılması ve yerine “İİK’nun 82/1-12. maddesi” şeklinde yazılmasının doğru olacağı kabul edilmiştir.
Hâl böyle olunca direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 5311 sayılı Kanunun 29. maddesi ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na eklenen Geçici 7. maddesine göre uygulanması gereken İİK’nun 366/III. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 07.03.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.