22 Aralık 2024

icraguncesi.com

İcra Hukukuna dair HERŞEY….

Savcılık ve Ceza Mahkemesi İcra Takibini durdurur mu?

12. Hukuk Dairesi         2016/31754 E.  ,  2018/3908 K.

Borçlunun sahtelik nedenine dayalı olarak açtığı menfi tespit davası, İİK’nun 72. maddesi kapsamında bir dava olup, anılan maddedeki usule göre mahkemeden alınacak ihtiyati tedbir kararı ile icra takibi durdurulabilir. Sahtelik nedeniyle açılan menfi tespit davası gibi, cumhuriyet savcılığına aynı nedenle yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini durdurmaz ve bekletici mesele yapılamaz. Ancak cumhuriyet savcılığı veya ceza mahkemesince tedbir kararı verilirse icra  takibi durdurulabilir.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı … ve temlik alacaklısı … tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Alacaklı …’ün duruşma isteminin incelenmesinde;
İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının murafaalı olarak yapılmasına HUMK.nun 438. ve İİK.’nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi:
2-Alacaklı tarafından kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takipte, örnek 10 ödeme emrinin borçlular vekiline 22.01.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlular vekilinin 17.03.2016 tarihinde icra müdürlüğüne başvurarak … Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği’nde düzenlenen 05.10.2015 tarihli raporda senedin rakamla belirtilen Türk Lirası hanesinde yazılı bulunan 972.000 ibaresi altında 1.500 ibaresinin yazılı olduğu, 1.500 ibaresinin silinmesini müteakiben farklı bir cins mürekkepli kalemle 972.000 ibaresinin yazıldığı, senedin metin içerisinde yazıyla belirtilen değer hanesinde bulunan dokuzyüzyetmişikibin ibaresinin altında binbeşyüz ibaresinin yazılı olduğu, binbeşyüz ibaresinin silinmesini müteakiben, farklı bir cins mürekkepli kalemle dokuzyüzyetmişikin ibaresinin yazılması suretiyle tahrifat yapıldığı tespit edildiğinden takibin 1.500 TL üzerinden devamına, bu nedenle oluşan taşkın haczilerin kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği, bu talebin müdürlüğün 18.03.2016 tarihli kararı ile reddedilmesi üzerine, borçlular vekilinin icra mahkemesinden müdürlük kararının kaldırılmasını istediği, mahkemece HMK 209. maddesi gereğince şikayetin kabulüne, icra müdürlüğünün 18.03.2016 tarihli kararının iptaline, icra takibinin takip tarihi itibariyle 1.500 TL ana para ve ana paraya senedin vade tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte devamına, bu bedel dışında konmuş olan taşkın hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
İcra ve iflas hukuku, icra ve iflas takiplerinin usul hukuku niteliğindedir. Bu hukuk dalının amacı, bir yandan takip alacaklısının alacağına kavuşması için borçlu veya üçüncü kişilerin çıkarabilecekleri zorlukları ortadan kaldırmak, diğer yandan kötüniyetli takiplere karşı takip borçlusunun kendisini korumasını sağlayacak hukuki çareler bulmak, bu arada takipten etkilenen üçüncü kişilerin menfaatlerini korumak, takip işlemlerinin yapılması sırasında insan hak ve hürriyetlerinin ihlal edilmesini önlemektir. İcra iflas hukukunun en önemli kaynağı İcra ve İflas Kanunu olup, bu Kanun, icra ve iflas takibinden, tahsile kadar uygulanması gereken usul hükümlerini düzenlemektedir.
Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan takipte, takibe konu kambiyo senedi altındaki imzaya itiraz, İİK’nun 170. maddesinde özel olarak düzenlendiğinden, imza inkarı nedenine dayalı sahtelik iddiası hakkında, sonraki genel kanun olan HMK’nun 209. maddesi uygulanamaz. İmza itirazı, İİK’nun 170/1. maddesi uyarınca satıştan başka icra takip
muamelelerini durdurmaz. Ancak icra mahkemesi itirazla ilgili kararına kadar takibin geçici
olarak durdurulmasına karar verebilir (İİK m. 170/2).
Öte yandan sahtelik iddiasının imza itirazı dışındaki bir nedene (yazıda sahtelik) dayanması halinde Dairemiz, İcra ve İflas Kanunu’nda bir düzenleme bulunmadığından HMK’nun 209. maddesinin uygulanması gerektiği görüşünde iken, daha sonra içtihat değişikliğine gidilerek, senet üzerinde bulunan yazıdaki sahtelik iddiasının borca itiraz niteliğinde olup, bu konunun da İİK’nın 169/a maddesinde düzenlenmiş olması nedeniyle, HMK’nun 209. maddesinin bu yönden de uygulama yerinin olmadığı görüşü benimsenmiştir.
İcra mahkemesi, önüne gelen itiraz ve şikayetleri, İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenen özel usul kurallarını uygulayarak takip hukuku bakımından kesin hükme bağladığından, anılan mahkemenin kararları kural olarak maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşımaz. Bu nedenle borca veya imzaya itirazın incelenmesi sırasında sahtelik iddiasına dayalı olarak genel mahkemelerde açılan davaları bekletici mesele yapamayacağı gibi takibin durdurulmasına da karar veremez. Sadece İİK’nun 169/a-2. maddesi uyarınca itirazın esası hakkındaki kararına kadar icra takibinin muvakkaten durdurulmasına karar verebilir. İcra mahkemesince takibe konu alacakla ilgili bir karar verilmiş olması, aynı alacak hakkında genel mahkemelerde dava açılmasına engel oluşturmaz.
Borçlunun sahtelik nedenine dayalı olarak açtığı menfi tespit davası, İİK’nun 72. maddesi kapsamında bir dava olup, anılan maddedeki usule göre mahkemeden alınacak ihtiyati tedbir kararı ile icra takibi durdurulabilir. Sahtelik nedeniyle açılan menfi tespit davası gibi, cumhuriyet savcılığına aynı nedenle yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini durdurmaz ve bekletici mesele yapılamaz. Ancak cumhuriyet savcılığı veya ceza mahkemesince tedbir kararı verilirse icra  takibi durdurulabilir.
Yukarıda açıklanan ilke ve kurallar ışığında, takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesi, HMK’nun 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmaz. Anılan hüküm, genel mahkemelerde açılan davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını, başka bir anlatımla delil olarak kullanılamayacağını öngörmekte olup, icra takibine etkisi yoktur.
Somut olayda, borçluların ödeme emri tebliği üzerine yasal sürede icra mahkemesine takibe konu bonoda tahrifat yapıldığına ilişkin bir başvurusu bulunmadığı gibi borçluların bu iddiası İİK’nun 169/a maddesindeki borca itiraz niteliğinde olup ödeme emrinin tebliğinden itibaren süresi içerisinde icra mahkemesine bu yönde yapılmış bir başvuru olması halinde icra mahkemesince incelenmesi mümkündür. Öte yandan, Didim Cumhuriyet Başsavcılığı’nca verilmiş takiplerin durdurulmasına yönelik tedbir kararı mevcut olmadığı icra takip dosyası içeriği ile sabittir.
Bu durumda, mahkemece, itirazın reddine karar verilmesi gerekirken, HMK’nun 209. maddesi uyarınca icra takibinin durdurulması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı … ve temlik alacaklısı …’un temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.