22 Aralık 2024

icraguncesi.com

İcra Hukukuna dair HERŞEY….

Kıymet takdiri itirazı kararında Mahkemece hangi tarih itibari ile değerleme yapıldığı belirtilmemiş ise iki yıllık süre, icra müdürlüğü rapordaki değerleme tarihinden başlar

12. Hukuk Dairesi         2020/6739 E.  ,  2020/8654 K.

Mahkemece hükme esas alınan 12.07.2016 tarihli raporda bilirkişiler tarafından hangi tarih itibari ile değerleme yapılmış olduğu açıkça belirtilmemiş olup, borçlu tarafından icra müdürlüğünce alınan 14.07.2014 tarihli rapora itiraz edildiğinden iki yıllık süre, icra müdürlüğünce aldırılan rapordaki değerleme tarihi olan 14.07.2014 tarihinden başlayacağından, satış tarihi olan 07.11.2017 günü itibariyle İİK’nun 128/a-2. maddesinde öngörülen iki yıllık süre geçmiştir.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi


Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Şikayetçi borçlunun, ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, icra mahkemesince; şikayetin reddine hükmedildiği, şikayetçinin istinaf yoluna başvurması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, karara karşı borçlunun temyiz talebinde bulunduğu görülmüştür.
Borçlunun sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
İİK’nun 128/a-2. maddesinde; “Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez” hükmüne yer verilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nun 26.02.1992 tarih ve 1992/4-70 E. – 1992/130 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere, İİK’nun 128. maddesinde öngörülen iki yıllık sürenin başlangıcı, sonradan kesinleşmesi koşulu ile kıymet takdirinin fiilen yapıldığı keşif tarihidir.
Kıymet takdirine itiraz davası; İİK’nun 128/a maddesinde düzenlenmiş olup, icra müdürlüğünce satışa konu malın bilirkişi marifetiyle yaptırılan değer tespitinin yerinde olmadığına yönelik bir şikayettir. Bu şikayette ilgili, müdürlükçe yaptırılan değer tespitinin yerinde olmadığı, malın belirlenen değerinin gerçek kıymetini yansıtmadığı iddiasıyla mahkemeye başvurmaktadır. Mahkemece yapılacak iş; icra müdürü tarafından belirlenen değerin taşınmazın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığı, bir başka ifadeyle memur işleminin doğru olup olmadığını denetlemektir. Dolayısıyla mahkeme, oluşturduğu bilirkişi kurulu ile, icra müdürünün kıymet takdiri yaptırdığı tarih itibariyle taşınmazın değerini belirleyerek memur işlemini denetler. Bu itibarla; mahkemece görevlendirilen bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ya da anılan mahkeme kararında değerlemenin yapıldığı tarih açıkça belirtilmediği sürece, kıymet takdirine itiraz davasındaki keşif tarihinin, İİK’nun 128/a-2 maddesinde düzenlenen 2 yıllık sürenin başlangıç tarihi olarak kabulü mümkün olmadığı gibi, şikayet işleminin ruhuna da uygun düşmeyecektir.
Somut olayda, ihaleye konu taşınmazın kıymet takdiri işleminin, icra müdürlüğünce 02.07.2014 tarihinde yaptırıldığı, davacı/borçlu taşınmazlara takdir olunan değerin yüksek olduğunu ileri sürerek kıymet takdirine itiraz etmesi üzerine, …2. İcra Hukuk Mahkemesinin 13.02.2017 tarih ve 2015/640 E. -2017/120 K. sayılı dosyasında şikayetin kısmen kabulüne karar verildiği görülmüştür.
Mahkemece hükme esas alınan 12.07.2016 tarihli raporda bilirkişiler tarafından hangi tarih itibari ile değerleme yapılmış olduğu açıkça belirtilmemiş olup, borçlu tarafından icra müdürlüğünce alınan 14.07.2014 tarihli rapora itiraz edildiğinden iki yıllık süre, icra müdürlüğünce aldırılan rapordaki değerleme tarihi olan 14.07.2014 tarihinden başlayacağından, satış tarihi olan 07.11.2017 günü itibariyle İİK’nun 128/a-2. maddesinde öngörülen iki yıllık süre geçmiştir.
Bu durumda, kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı 14.07.2014 tarihinden itibaren iki yıldan fazla süre geçtikten sonra ihale gerçekleştirilmiş olup, bu hususun ayrıca re’sen gözetilmesi gerektiğinden, ilk derece mahkemesince ihalenin feshine karar verilmesi yerine, istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz isteminin kısmen kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, … Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin istinaf talebinin esastan reddine ilişkin 19.03.2020 tarih ve 2020/928 E. – 2020/773 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA ve…2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 30.01.2020 tarih, 2019/484 E. 2020/65 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde borçluya iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin de, Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 14/10/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.