27 Temmuz 2024

icraguncesi.com

İcra Hukukuna dair HERŞEY….

KOLLEKTİF ŞİRKETE TAKİP

kollektif şirketin borçlarından dolayı birinci derecede şirket sorumlu olup şirket hakkında yapılan takip semeresiz kalmadan veya şirket herhangi bir sebeple sona ermeden kollektif şirket ortağı hakkında takip yapılamayacaktır. Başka bir deyişle ortaklara müracaat hakkı, 6102 sayılı Kanunun 237. maddesinde yazılı şartların tahakkuku halinde mümkündür
Bu durumda, kollektif şirketin borçlarından dolayı kollektif şirket ortağı hakkında takip yapabilmek için 6102 sayılı Kanunun 237. maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığının -takip şartı olarak- değerlendirilmesi gerekeceğinden bu hususa ilişkin başvuru kamu düzenine ilişkin ve İİK’nun 16/2. maddesi gereğince süresiz şikayete tabi olup .

12. Hukuk Dairesi         2019/13326 E.  ,  2019/16907 K.

“İçtihat Metni”


… Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu’nun 08/11/2019 tarih ve 2019/9 Esas – 2019/9 Karar sayılı başvurusunda; … Bölge Adliye Mahkemesi…. Hukuk Dairesi ile … Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesinin benzer olayda verdikleri kesin nitelikteki kararları arasında uyuşmazlık bulunduğundan bahisle bu uyuşmazlığın 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un “Başkanlar Kurulunun Görevleri” başlıklı 35/1-3 maddesi kapsamında giderilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır.
… Bölge Adliye Mahkemesi… . Hukuk Dairesi’nin 2018/3428 E. – 2019/941 K. sayılı dosyasının incelenmesinde;
Şikayetçiler tarafından, kollektif şirket hakkında takip semeresiz kalmadan ortaklar hakkında takip yapılamayacağı ileri sürülerek takibin iptali istemiyle şikayette bulunulduğu, ilk derece mahkemesince şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiği, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusu sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince; şikayet süresi, İİK’nun 16/1. maddesi uyarınca yedi gün olup; şikayet konusu işlemin öğrenildiği tarihten, şikayet konusu işlem şikayette bulunana tebliğ edilmiş ise sürenin tebliğ tarihinden itibaren başlayacağı, ödeme emrinin tebliği ile şikayete konu işlemden haberdar olunduğundan ve süresi içerisinde şikayette bulunulmadığından mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine, “kesin” olarak karar verildiği görülmüştür.
Benzer konuya ilişkin olarak, … Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesinin 2018/2651 Esas – 2019/442 K. sayılı dosyasının incelenmesinde;
Kollektif Şirket hakkındaki takibin semeresiz kalıp kalmadığı durumu irdelenmeden şirketle aynı anda ortaklara da takip yöneltilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek takibin iptali istemiyle şikayette bulunulduğu, ilk derece mahkemesince şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiği, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusu sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince; kollektif şirket ortakları olmaları sebebiyle haklarında kambiyo senedine istinaden icra takibi başlatılmış ise de, TTK’nın 237. maddeye göre ortaklara gidilebilmesi için öncelikle şirket hakkında yapılan icra takibinin semeresiz kalması veya şirketin herhangi bir sebeple sona ermiş olması gerektiği, doğrudan ortaklar hakkında TTK’nın 237. maddesinde belirtilen şartlar gerçekleşmeden icra takibi yapılamayacağı, bu hususun süresiz şikayete tabi olduğundan, mahkemece davanın 7 günlük süre içinde açılmadığı kanaatiyle süre aşımından davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK 353/1-a-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacılar yönünden takibin iptaline kesin olarak karar verildiği anlaşılmıştır.
Bahsi geçen Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairelerinin kesin kararları arasındaki uyuşmazlık, Türk Ticaret Kanununun 237. maddesinin 1. fıkrası gereğince, şirketin borç ve taahhütlerinden dolayı şirkete karşı takip yapılıp, bu takip semeresiz kalmadığı veya şirket herhangi bir sebeple sona ermediği takdirde, ortak aleyhine takip yapılamayacağına ilişkin şikayetin süreye tabi olup olmayacağına ilişkindir.
İcra ve iflas daireleri, cebri icranın yürütülmesinde birinci derecede görevlidir. Bu dairelerde çalışan icra ve iflas memurlarına çok önemli görevler ve yetkiler verilmiştir. Kendilerine geniş yetkiler verilmiş olan icra ve iflas memurlarının, bu yetkilerini kötüye kullanmasını önlemek için bir denetime tabi tutulması gereği açıktır. Bu amaçla icra ve iflas dairelerinin işlemlerinin denetlenmesi için bu dairelerin üzerinde icra mahkemeleri kurulmuş ve bu dairelerde çalışan memurların işlemlerine karşı şikâyet yolu kabul edilmiştir. Şayet icra ve iflas dairesi görevini kanuna uygun olarak veya zamanında yerine getirmez, hakkın yerine getirilmesini sebepsiz sürüncemede bırakır veya taktir yetkisini olaya uygun şekilde kullanmaz ise, bundan zarar gören ilgililer, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 16. maddesine göre icra mahkemesine şikâyet yoluna başvurabilirler.
Şikâyet, icra ve iflas hukukunda düzenlenmiş, kendisine özgü hukuki bir çare olup bir dava ve gerçek anlamda bir kanun yolu değildir. Şikâyet, icra takibinin taraflarına veya hukuki yararı bulunan diğer kişilere tanınmış ve bu yolla icra ve iflas dairelerinin (veya diğer icra organlarının) kanuna veya olaya uygun olmayan işlemlerinin iptalini veya düzeltilmesini ya da yapmadıkları veya geciktirdikleri işlemlerin yapılmasını sağlayan hukuki bir çaredir (Pekcanıtez, H./ Atalay, O./ Özkan, M.S./Özekes, M.:İcra ve İflas Hukuku, 11. Bası, …, 2013, s.125 vd.).
Şikâyetin konusu, icra ve iflas dairelerinin yapmış oldukları işlemlerdir. İcra dairesinin işleminden maksat, somut olay karşısında icra dairesinin davranış biçimidir. İşlemin, şikâyete konu olabilmesi için mutlaka memurun olumlu bir davranışının olması gerekmez. İcra memurunun yapması gereken bir işlemi yapmaması veya ihmal etmesi, sürüncemede bırakması durumunda da bu olumsuz davranışı şikâyet konusu olabilir. Bir muamelenin şikâyet konusu olabilmesi için, şikâyet edenin mutlaka zarar görmesi gerekmediği gibi, icra organının kusurlu olması da gerekmez.
Şikâyet, icra mahkemesince incelenir ve karara bağlanır. İcra mahkemesinin şikâyeti inceleyebilmesi için kendisine talepte bulunulması gerekir. Ancak kamu düzenine aykırılık hâlinde, başka bir sebeple kendisine dosya ulaşan icra mahkemesi, icra memurunun işlemindeki kamu düzenine aykırılığı kendiliğinden nazara alabilir ve işlemi iptal edebilir. (HGK. 2017/12-333 E, 2019/416 K.)
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Sorumluluğun derecesi” başlıklı 237. maddesinin 1. fıkrasında “.. (1) Şirketin borç ve taahhütlerinden dolayı birinci derecede şirket sorumludur. Ancak, şirkete karşı yapılan icra takibi semeresiz kalmış veya şirket herhangi bir sebeple sona ermiş ise, yalnız ortak veya ortakla birlikte şirket aleyhine dava açılabilir ve takip yapılabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre; kollektif şirketin borçlarından dolayı birinci derecede şirket sorumlu olup şirket hakkında yapılan takip semeresiz kalmadan veya şirket herhangi bir sebeple sona ermeden kollektif şirket ortağı hakkında takip yapılamayacaktır. Başka bir deyişle ortaklara müracaat hakkı, 6102 sayılı Kanunun 237. maddesinde yazılı şartların tahakkuku halinde mümkündür
Bu durumda, kollektif şirketin borçlarından dolayı kollektif şirket ortağı hakkında takip yapabilmek için 6102 sayılı Kanunun 237. maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığının -takip şartı olarak- değerlendirilmesi gerekeceğinden bu hususa ilişkin başvuru kamu düzenine ilişkin ve İİK’nun 16/2. maddesi gereğince süresiz şikayete tabi olup … Bölge Adliye Mahkemesi…. Hukuk Dairesi ile … Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesinin kesin kararları arasındaki uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle “Türk Ticaret Kanununun 237. maddesinin 1. fıkrası gereğince, şirketin borç ve taahhütlerinden dolayı şirkete karşı takip yapılıp, bu takip semeresiz kalmadığı veya şirket herhangi bir sebeple sona ermediği takdirde, ortak aleyhine takip yapılamayacağına ilişkin şikayetin süresiz şikayete tabi olacağı ” nın kabulü ile … Bölge Adliye Mahkemesi…. Hukuk Dairesi ile … Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesinin kesin kararları arasındaki uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine, oy birliği ile kesin olarak 25/11/2019 tarihinde karar verildi.