5 Aralık 2024

icraguncesi.com

İcra Hukukuna dair HERŞEY….

İstihkak iddiasına Güncel Faturanın etkisi

Haciz sırasında borçlu adına düzenlenmiş güncel tarihli su faturası bulunmuş olsa da fatura tek başına borçlunun ticari faaliyetlerine haciz adresinde devam ettiğine dair delil teşkil etmez. Hal böyle olunca, İİK’nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi üçüncü kişi yararına olup, ispat yükü altında olan alacaklının delil olarak sunmuş olduğu borçluya ait vergi levhası,ticaret sicil kayıtları mahcuzların borçluya ait olduğunu kanıtlamaya elverişli değildir.

T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2016/17395
KARAR NO : 2019/11426

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I

* * ** **** ***** ** * ** ***** *** ** *** ** **** ** **** ***** İstihkak

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı üçüncü kişi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

                                       KARAR

Davacı üçüncü kişi; borçlu aleyhine yapılan takipte kendisine ait işyeri adresinde yapılan hacizde menkullerin dava dışı Egetekstil ünvanlı firmadan satın ve devir alındığını, mahcuzların borçluya ait olmadığını borçlu şirketin faaliyet adresinin bir başka adres olduğunu, istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili; haciz adresinin borçluya ait işyeri adresi olduğunu, ticaret sicil ve talimat adreslerinde geçen adres olduğunu, haciz sırasında borçluya ait evrakların bulunduğunu, sunulan faturanın istihkak iddiasını destekler nitelikte olmadığını belirterek, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı tarafından sunulan bilgi, belge ile tanık beyanları ile bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde haciz yapılan adresin borçlu şirketin taşınmadan önceki ticaret sicil adresi olduğu, davacı ile aynı iş kolunda faaliyet gösterdiği, davacı tarafından sunulan faturalarda menkullerin seri numaralarının da belirtilmemiş olması nedeniyle iddiasını ispatlayamadığı, borçlunun işyerinin muvazaalı olarak devredildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı üçüncü kişi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK’nin 97 vd. maddelerine dayalı üçüncü kişinin istihkak iddiasına ilişkindir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre; dava konusu haciz adresi borçlunun önceki sicil adresi ise de borçlu bu adresten 20.2.2015 tarihinde ayrılmış, borçlu şirket adına ödeme emri tebligatı sicil adresinde yetkiliye tebliğ edilmiştir. 09.07.2015 tarihli haciz esnasında borçlu şirket yetkilileri hazır olmadıkları gibi borçlu şirketin haciz adresinde faaliyette bulunduğuna dair bir delil elde edilememiştir. Haciz sırasında borçlu adına düzenlenmiş güncel tarihli su faturası bulunmuş olsa da fatura tek başına borçlunun ticari faaliyetlerine haciz adresinde devam ettiğine dair delil teşkil etmez. Hal böyle olunca, İİK’nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi üçüncü kişi yararına olup, ispat yükü altında olan alacaklının delil olarak sunmuş olduğu borçluya ait vergi levhası,ticaret sicil kayıtları mahcuzların borçluya ait olduğunu kanıtlamaya elverişli değildir.
O halde, Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önüne alınarak, davanın kabulü yerine oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile reddine yönelik hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nin 366 ve 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 17.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.