Her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir, icra mahkemesine şikayetler ve itirazlar zamanaşımını kesmez
12. Hukuk Dairesi 2019/10600 E. , 2020/4265 K.
6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 146. maddesine göre Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir. Aynı Kanunun 154. maddesinde alacaklının dava yoluyla mahkemeye başvurması zamanaşımını kesen sebeplerden sayılmış ise de anılan maddede mücerret dava açılmasından söz edilmektedir. İcra mahkemesinde icra takibine yönelik itiraz ve şikayetler bu dava kapsamı içine girmez.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; takibin borca itiraz üzerine durduğu, alacaklı tarafında açılan itirazın iptali davasına ilişkin hükmün temyiz edilmesi üzerine kısmen bozulduğu, bozma kararına karşı yapılan karar düzeltme talebinin 19.03.2007 tarihinde reddedildiği, bu tarihten itibaren 10 yıl boyunca zamanaşımını kesen veya durduran herhangi bir icra takip işlemi bulunmadığı ileri sürülerek muhtıranın ve takibin iptalinin talep edildiği, ilk derece mahkemesince, icra mahkemesinde görülen şikayetin 06.02.2016 tarihinde kesinleştiği gerekçesi ile davanın reddedildiği, borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, borçluya muhtıra gönderilmesinin talep edildiği ve takibi ilerletici takip işlemlerinin bulunduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b(1) maddesi uyarınca esastan reddine karar verildiği görülmüştür.
6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 146. maddesine göre Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir. Aynı Kanunun 154. maddesinde alacaklının dava yoluyla mahkemeye başvurması zamanaşımını kesen sebeplerden sayılmış ise de anılan maddede mücerret dava açılmasından söz edilmektedir. İcra mahkemesinde icra takibine yönelik itiraz ve şikayetler bu dava kapsamı içine girmez. Borçlu tarafından icra mahkemesine yapılan hesap tablosuna ilişkin şikayet ve mahkemece verilen kararın temyizi icra muamelelerini durdurmadığı gibi tek başına da zamanaşımını kesmez. Aynı şekilde İİK’nun 22. maddesine göre; “şikayet, icra mahkemesince karar verilmedikçe icrayı durdurmaz.” Ancak icra mahkemesince takibin tedbiren durdurulmasına dair bir karar verilmişse zamanaşımı bu süre içerisinde işlemez.
Takip dosyası incelendiğinde; borçlu aleyhinde genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlandığı, itiraz üzerine takibin durduğu, itirazın iptaline ilişkin İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16.12.2004 tarih ve 2000/1093 E. – 2004/1258 K. sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulü ile takibin 47.071 USD üzerinden devamına karar verildiği, bu hükmün temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 21.04.2006 tarih ve 2005/7875 E. – 2006/4327 K. sayılı kararı ile itirazın iptaline ilişkin kısmın onandığı, işbu onama kararına karşı başvurulan karar düzeltme isteminin ise 19.03.2007 tarihinde reddedilerek itirazın iptaline ilişkin hükmün bu tarihte kesinleştiği anlaşılmıştır.
Somut olayda, takip dosyasında alacaklı tarafından belli dönemlerde dosya borcunun hesaplanarak borçluya muhtıra çıkartılması talep edilmiş ise de ödeme muhtırasının gönderilmesine ilişkin talepler zamanaşımını keser nitelikte icra takip işlemi değildir. Ayrıca, Bölge Adliye Mahkemesi’nin de kabulünde olduğu üzere, borçlunun icra mahkemesine yaptığı 13.07.2010 tarihli hesap tablosuna ilişkin şikayeti tek başına zamanaşımını kesmediği gibi icra mahkemesince takibin durdurulmasına ilişkin bir karar verilmediği de görülmektedir.
O halde, ilk derece mahkemesince, 19.03.2007 ile şikayet tarihi olan 03.04.2017 tarihleri arasında on yıllık zamanaşımı gerçekleştiğinden istemin kabulü ile İİK’nun 71/son maddesinin göndermesiyle aynı Kanun’un 33/a maddesi gereğince zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle istemin reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 14.05.2019 tarih ve 2018/1708 E. – 2019/1028 K. sayılı kararının (KALDIRILMASINA), İstanbul 10. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 10.01.2018 tarih ve 2017/331 E. – 2018/51 K. sayılı kararının (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 10/06/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.>>Sonraki>><