22 Aralık 2024

icraguncesi.com

İcra Hukukuna dair HERŞEY….

VARLIK ŞİRKETLERİNİN BİRLEŞME SONRASI HARÇ

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi Dosya No: 2019/2481 Karar No:2020/1906-Yargıtay 12. Hukuk Dairesi Esas No:2020/8280 Karar No:2021/3255(ONAMA)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 12. İCRA HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/07/2019
NUMARASI : 2018/1020 Esas 2019/729 Karar
DAVACI : DÜNYA VARLIK YÖNETİM ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. ……
DAVANIN KONUSU : Şikayet (İcra Memur Muamelesi)
KARAR TARİHİ : 15/10/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/10/2020

Yukarıda mahal tarih ve numarası açıklanan ilk derece mahkeme kararı aleyhine süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, HMK’nun 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme ve heyetçe yapılan müzakere sonunda, gereği düşünüldü:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2007/4240 Esas sayılı takip dosyasında, Yapı ve Kredi Bankası A. Ş. nin borçludan olan kredi alacakları banka ile müvekkil şirket arasında imzalanmış olan alacak temlik Sözleşmesi gereğince LBT varlık Yönetim A. Ş. ye devir ve temlik edilmiş olduğunu, müvekkil LBT VARLIK YÖNETİM A.Ş., 10.06.2014 tarihli Olağanüstü Genel Kurul kararı ile TURKASSET Varlık Yönetim A.Ş. ile “TURKASSET Varlık Yönetim A.Ş.” hükmi çatısı altında birleşmiş olduğunu, buna ilişkin Ticaret Sicil Gazetesi ilanı işbu dilekçemiz ekinde sunulmakta olduğunu, müvekkili TURKASSET VARLIK YÖNETİM A.Ş., 17/03/2017 tarihli karar ile Hayat Varlık Yönetim A.Ş. ile “HAYAT Varlık Yönetim A.Ş.” hükmi çatısı altında birleşmiş olduğunu müvekkili şirket Bankacılık Kanunu’na göre kurulmuş bir varlık yönetim şirketi olduğundan Bankacılık Kanunu’nun 143/5 maddesi uyarınca 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’na göre ödenecek damga vergisinden ve 492 sayılı Harçlar Kanununa göre ödenecek harçlardan muaf olduğunu, Tarafımızca “bakiye masrafın, satış masrafının, satış avanslarının ve kira bedellerinin” müvekkil şirket hesaplarına aktarılması istenmiştir. Ayrıca satış masrafları düşürüldükten sonra kalan ihale bedelinin ipotek limitini karşılamadığı belirtilerek Bankacılık Kanunu 143/5. maddesi gereği harç alınmaksızın ihale bedelinin müvekkil şirket hesaplarına aktarılması talep ettiğini, icra müdürlüğünce verilen 30.04.2018 tarihli kararında; “ Harç alınmamasına yönelik talebin reddine ihale bedeli ipotek alacağını dahi karşılamadığından sıra cetveli yapılmaksızın alacaklıya ödenmesine, Şubat ve Marta ait kira bedellerinin dosya alacaklısına ödenmesine ” kararı verilmiş olduğunu ileri sürerek, icra müdürlüğünce verilen 30.04.2018 tarihli harç alınmasına yönelik kararın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi gerekçeli kararında özetle; “şikayete konu İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2007/4240 esas sayılı takip dosyası kapsamına göre, takip alacağının LBT Varlık Yönetim A.Ş. tarafından Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.’den temlik alındığı, temlik alacaklısı LBT Varlık Yönetim A.Ş.’nin 10/06/2014 tarihinde Turkaset Varlık Yönetim A.Ş. ile birleştiği, Turkasset Varlık Yönetim A.Ş.’nin ise 17/03/2017 tarihinde davacı alacaklı Hayat Varlık Yönetim A.Ş. ile birleştiği, Hayat Varlık Yönetim A.Ş.’nin LBT Varlık Yönetim A.Ş.’nin devamı olduğu ve LBT Varlık Yönetim A.Ş.’nin ticaret siciline tescil tarihinin 01/02/2008 tarihi olduğu, varlık şirketlerinin kurulduğu takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl süresince bankalar ve TMSF dahil diğer mali kurumların alacakları ile diğer varlıklarının satın alınması ve yeniden yapılandırılarak satılması ile ilgili olarak yapılan işlemler ve bu işlemler dolayısıyla düzenlenen kağıtlara harç ve damga vergisi istisnası uygulanacağı ancak istisna süresini doldurmuş olan varlık yönetim şirketinden birleşme yoluyla edinilen alacak ve diğer varlıklarla ilgili yapılan işlemler ve düzenlenen kağıtlara ise harç, KDV ve damga vergi istisnası uygulanmasının mümkün olmadığı (Yargıtay 8. H.D.’sinin 07/12/2015 tarih, 2015/16222 esas, 2015/21937 karar sayılı ilamı ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 22/11/2018 tarih, 2018/299 esas, 2018/1913 karar sayılı ilamları.) anlaşıldığından ve bu haliyle icra müdürlüğü işlemi yasal olduğundan şikayetin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..” şeklinde açıklanan gerekçeleriyle şikayetin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; icra dosyası ile takibe konu edilen alacağın Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. tarafından temlik sözleşmesi ile müvekkili şirket LBT Varlık Yönetim A. Ş. ye devir ve temlik edildiğini, müvekkili LBT Varlık Yönetim A.Ş.’nin TURKASSET Varlık Yönetim A.Ş. hükmi çatısı altında birleştiğini, TURKASSET Varlık Yönetim A.Ş.’nin de 17/03/2017 tarihli karar ile Hayat Varlık Yönetim A.Ş.” hükmi çatısı altında birleştiğini, müvekkili şirketin Bankacılık Kanunu’na göre kurulmuş bir varlık yönetim şirketi olduğundan Bankacılık Kanunu’nun 143/5 maddesi uyarınca 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’na göre ödenecek damga vergisinden ve 492 sayılı Harçlar Kanununa göre ödenecek harçlardan muaf olduğunu, temlik veren Yapı ve Kredi Bankası A. Ş. ile borçlular arasında krediler kullandırıldığını, borçluların kredi borçlarını ödemede temerrüde düşmesi üzerine borçlular aleyhine İstanbul 10. İcra Müdürlüğü’nün 2007/4240 Esas sayılı dosyası ile yasal takip işlemlerine başlanıldığını, takip işlemleri kapsamında yapılan ihale sonucu harçtan muaf olunduğundan taraflarınca sıra cetveli kesinleşene kadar sıra cetvelinden müvekkil şirkete isabet eden paranın teminat mektubu karşılığında harç kesilmeksizin müvekkil şirkete ödenmesinin talep edildiğini, müdürlükçe 08/05/2018 tarihinde 938.832,82-TL tahsil harcı, 164.996,98-TL cezaevi harcı kesildiğini, müvekkili şirketin 5411 sayılı Bankacılık Kanununa göre kurulduğunu ve faaliyetini sürdüren bir varlık yönetim şirketi olduğunu, açıklanan yasal mevzuat karşısında kurulduğu takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl boyunca yaptığı işlemler, yargı harcı da dahil 492 sayılı Harçlar Kanununda düzenlenen her türlü harçtan istisna olduğundan, kendisinden harç tahsil edilmesi gerektiği yolundaki icra müdürünün yaptığı işlemde kanuna uygunluk bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istediğini bildirmiştir.

Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
İstinaf yolu ile Daire önüne gelen uyuşmazlık; kuruluşundan başlayarak beş yıllık istisna süresini doldurmuş olan varlık yönetim şirketinden birleşme yoluyla edinilen alacak ve diğer varlıklarla ilgili yapılan işlemler ve düzenlenen kağıtlara harç, KDV ve damga vergisi istisnasının uygulanmasının mümkün olup olmadığı ve varılacak sonuca göre müdürlük kararının ve onu yerinde bulan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda, istisna süresini doldurmuş olan varlık yönetim şirketinden birleşme yoluyla edinilen alacaklar için yapılan işlemler ve düzenlenen kağıtlara harç, KDV ve damga vergi istisnası uygulanmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuş olup istinaf nedeni olarak temlik veren Yapı ve Kredi Bankası A. Ş. ile borçlular arasında krediler kullandırıldığını, borçluların kredi borçlarını ödemede temerrüde düşmesi üzerine borçlular aleyhine İstanbul 10. İcra Müdürlüğü’nün 2007/4240 Esas sayılı dosyası ile yasal takip işlemlerine başlanıldığını, takip işlemleri kapsamında yapılan ihale sonucu harçtan muaf olunduğundan taraflarınca sıra cetveli kesinleşene kadar sıra cetvelinden müvekkil şirkete isabet eden paranın teminat mektubu karşılığında harç kesilmeksizin müvekkil şirkete ödenmesinin talep edildiğini, müdürlükçe 08/05/2018 tarihinde 938.832,82-TL tahsil harcı, 164.996,98-TL cezaevi harcı kesildiğini, müvekkili şirketin 5411 sayılı Bankacılık Kanununa göre kurulduğunu ve faaliyetini sürdüren bir varlık yönetim şirketi olduğunu, açıklanan yasal mevzuat karşısında kurulduğu takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl boyunca yaptığı işlemler, yargı harcı da dahil 492 sayılı Harçlar Kanununda düzenlenen her türlü harçtan istisna olduğundan, kendisinden harç tahsil edilmesi gerektiği yolundaki icra müdürünün yaptığı işlemde kanuna uygunluk bulunmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararınının kaldırılması isteminde bulunmuştur.
2020 yılında 7251 sayılı Kanunla yapılan düzenlemeye göre, bölge adliye mahkemesi, başvurunun esastan reddi kararında, ileri sürülen istinaf nedenlerini özetlemek ve ret nedenlerini açıklamak kaydıyla kararın hukuk kurallarına uygunluk gerekçesini göstermekle yetinebilir (HMK m. 359/3).
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 143/5. maddesine göre varlık yönetim şirketlerinin yaptıkları işlemler ve bununla ilgili olarak düzenlenen kağıtlar, kuruluş işlemleri dahil olmak üzere kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl süresince 492 sayılı Harçlar Kanununa göre ödenecek harçlardan istisnadır. Kanunda “muaflıktan” değil “istisnadan” söz edildiğinden, harçtan istisna olan, doğrudan doğruya varlık yönetim şirketleri olmayıp, varlık yönetim şirketlerinin kuruluşlarından itibaren beş yıl boyunca yaptıkları işlemlerdir (23. HD, 06.03.2014, E. 2013/9291, K. 2014/1687). Görüldüğü üzere, bu hüküm, varlık yönetim şirketlerinin vergiden istisna olacağı durumları -istisna kurumunun doğasının da gereği olarak- kendilerinin yaptıkları işlemlerden ve bu işlemlerle ilgili olarak düzenlenen kağıtlardan dolayı, hükümde sayılan kanunlar uyarınca vergi, harç veya kesinti borçlusu durumunda bulunacakları durumlarla sınırlamıştır (12. HD, 03/05/2012, E. 2011/31323, K. 2012/14987).
Tahsil harcının sorumlusu her zaman borçludur (İİK m. 15). Bu harcın, Kanun (Harçlar K. m. 28/b) gereği icra dairesince alacağın ödenmesi sırasında yatırılan paradan tahsil edilmesi, sorumlusunun borçlu olduğu yönündeki düzenleme bakımından sonuca etkili değildir; borçlunun söz konusu sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. İcra ve İflas Kanunu’nun 12. maddesi hükmü de gözetildiğinde, borçlunun borcu, yatırılan paradan kesilerek ödenen tahsil harcı kadar devam edeceğinden, alacaklının ödediğini zannettiği harç miktarı kadar takibe devam hakkı vardır. Yani, alacaklı, gerçekte borçlunun sorumluluğu altında bulunan ve ancak yatırılan paradan kesilen tahsil harcını borçludan alma hakkına sahiptir. Zaten alacağın tamamı karşılanana kadar tahsilata devam edilir (12. HD, 03/05/2012, E. 2011/31323, K. 2012/14987).
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 140/2. maddesine göre borçlu tarafından ödenmesi gereken tahsil harcı dahil her türlü vergi, resim, harç ve masraflar fon alacağından mahsup edilemez ise de varlık yönetim şirketlerinin düzenlendiği aynı Kanunun 143. maddesinde anılan maddeye atıf yapılmadığından, fon alacaklarına ilişkin olan bu imtiyazın varlık yönetim şirketleri hakkında uygulanma olanağı yoktur (12. HD, 03/05/2012, E. 2011/31323, K. 2012/14987). İstisna süresini doldurmuş olan varlık yönetim şirketinden birleşme yoluyla edinilen alacak ve diğer varlıklarla ilgili yapılan işlemler ve düzenlenen kağıtlara ise harç, KDV ve damga vergi istisnası uygulanmasının mümkün değildir.
Dosya içeriğine göre; çekişme kuruluşundan başlayarak beş yıllık istisna süresini doldurmuş olan varlık yönetim şirketinden birleşme yoluyla edinilen alacak ve diğer varlıklarla ilgili yapılan işlemler ve düzenlenen kağıtlara harç, KDV ve damga vergisi istisnasının uygulanmasının mümkün olup olmadığı ve varılacak sonuca göre müdürlük kararının ve onu yerinde bulan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmakta olup, tarafların aşamalardaki anlatımlarının, dayandığı hukuksal neden ve kanıtların yapılan müzakerede tartışılıp değerlendirilmesi sonucunda; 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 140/2. maddesine göre borçlu tarafından ödenmesi gereken tahsil harcı dahil her türlü vergi, resim, harç ve masraflar fon alacağından mahsup edilemez, ancak varlık yönetim şirketlerinin düzenlendiği aynı Kanunun 143. maddesinde anılan maddeye atıf yapılmadığından, fon alacaklarına ilişkin olan bu imtiyazın varlık yönetim şirketleri hakkında uygulanma olanağının bulunmadığı (12. HD, 03/05/2012, E. 2011/31323, K. 2012/14987), istisna süresini doldurmuş olan varlık yönetim şirketinden birleşme yoluyla edinilen alacaklarla ilgili yapılan işlemler ve düzenlenen kağıtlara harç, KDV ve damga vergi istisnası uygulanmasının mümkün olmadığı, istinaf başvurusuna konu uyuşmazlığın mahkemece doğru olarak nitelendirildiği, hukuk kurallarının somut olaya doğru uygulandığı, bu bakımdan inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, kararın gerekçesinin yerinde olduğu ve yargılama evrelerinde kamu düzenine aykırılık oluşturacak başkaca bir ihlal de bulunmadığı gözetildiğinde, yerinde bulunmayan istinaf itirazlarının reddi ile istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Dosya kapsamı, delil durumu, İstanbul 12. İcra Hukuk Mahkemesi 2018/1020 Esas 2019/729 Karar sayılı kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden hukuka aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353-(1) b) 1) maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Sarf edilmeyen istinaf gideri avansı artığının karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme ve müzakere neticesinde, H.M.K’nun 361/1. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.15/10/2020