5 Aralık 2024

icraguncesi.com

İcra Hukukuna dair HERŞEY….

KAMULAŞTIRMASIZ ELATMA İLAMLARININ İCRA TAKİPLERİNDE FAİZ

kamulaştırmasız elatma ilamlarında da ilamın kesinleştiği tarihe kadar geçen dönem için ilam uyarınca yasal faiz, kesinleşme tarihi olan 01/02/2012’den sonraki dönem için ise, kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması

12. Hukuk Dairesi         2019/12008 E.  ,  2020/6280 K.

kamulaştırmasız elatma ilamlarında da ilamın kesinleştiği tarihe kadar geçen dönem için ilam uyarınca yasal faiz, kesinleşme tarihi olan 01/02/2012’den sonraki dönem için ise, kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması gerektiği düşünülerek karar verilmesi gerekirken, takip tarihinden talep tarihine kadar olan dönem için işleyecek faiz miktarının kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranı şeklinde hüküm tesisi isabetsiz

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklının İcra Mahkemesi’ne başvurusunda; kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat alacağının tahsili için ilamlı icra takibi başlattıklarını ve alacağa yasal faiz uygulanarak alacaklarını tahsil ettiklerini, asıl alacağa kamu alacakları için uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanması ve hesaplamanın buna göre yapılması yönündeki talebinin icra müdürlüğünce reddine dair işlemin iptalini talep ettiği, ilk derece mahkemesince, şikayetin kabulüne karar verildiği, borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Kamulaştırmasız elatma davaları uygulamada sıklıkla karşılaşılan davalardan olmakla birlikte, yasa ile düzenlenmiş değildir. Bu konuya ilişkin tek yasal düzenleme olan 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 38. maddesi de 10.04.2003 tarih ve 2002/112 Esas, 2003/33 Karar sayılı Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edilmiştir. Uygulamada kamulaştırmasız elatma davaları; İBK., HGK. ve hukuk dairelerinin içtihatlarıyla yön bulmaktadır. Konunun Dairemizi ilgilendiren yönü ise, bu nevi davalarda hükmedilen tazminatların zamanında ödenmemesi halinde uygulanacak faizin ne tür ve oranda olması gerektiği noktasındadır. Zira kamulaştırma yasası gecikme faizini öngörmemektedir. Bu cümleden olmak üzere, HGK kararları ve Dairemizin istikrar bulmuş içtihatlarında; “Kamulaştırma bedelinin arttırılması ilamlarında uygulanan T.C. Anayasası’nın 4709 sayılı Yasa’nın 18. maddesi ile değişik 46/son maddesinde yer alan kamulaştırma bedelleri ile mahkemece kesin hükme bağlanan arttırma bedellerine, son fıkraya göre kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanacağı” hükmünden farklı olarak kamulaştırmasız el atmanın hukuksal niteliği itibariyle bir haksız eylem olduğu, haksız eylemden doğan borçların, tazmini nitelikte olmaları nedeniyle uygulanacak faizin 3095 sayılı Yaşa’da belirlenen yasal faiz olduğu belirtilerek, uygulamada bugüne kadar yasal faizin uygulanması şeklinde sürdürülegelmiştir. Ancak, Anayasa’nın 35. maddesi ile koruma altına alınmış olan mülkiyet hakkının, hak sahibinin rızasına bakılmaksızın kamulaştırmasız elatma nedeniyle ihlali halinde, toplumun genel menfaatleri ile bireyin temel haklarının korunması arasında adil bir denge gözetilmesi gerektiği düşüncesinden hareketle, mülkün gerçek değeriyle orantılı makul bir tazminat ödenmediği sürece, bir mülkten mahrum bırakılmanın genelde aşırı bir ihlal teşkil edeceği, yasal faiz oranında gecikme faizi ödenmesinin yeterli olmadığı görüşü gerek öğretide gerekse uygulamada ağırlık kazanmaya başlamıştır.
Bu bağlamda mülkiyete saygı hakkının ihlalinin, mahkemelerin, kamulaştırmasız elatmaya maruz kalan kişiler lehine hükmettikleri tazminat tutarının tayininde, yargılama süresi ile enflasyon arasındaki etkileşim sonucu ortaya çıkan değer kaybını dikkate almalarına imkan sağlayan yasal bir düzenlemenin olmayışından da kaynaklandığı, bu nedenle adil tazmin taleplerinin karşılanması gerektiği hususu benimsenmeye başlanmıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında idare, kendisine Anayasa tarafından tanınan olanak ve yetkileri yasaya uygun bir biçimde kullanmaksızın taşınmaza elatarak kamulaştırma ilkelerine aykırı davranamaz. Anayasa’nın 46. maddesinde öngörülen kamulaştırma, Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınmış olan mülkiyet hakkına getirilmiş anayasal bir sınırlama olmakla, içtihat değişikliğine gidilerek, özü ve vardığı hukuki sonuç itibariyle aynı nitelik taşıyan kamulaştırmasız elatmaya ilişkin ilamlarda hüküm altına alınan tazminatlara da Anayasa’nın 46/son maddesinde düzenlenmiş olan kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Somut olayda İcra takibinin dayanağı, Antalya 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 04/03/2011 tarih, 2011/42 E.-2011/51 Karar sayılı kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat alacağına ilişkin ilamdır. İlamın kesinleştiği tarihe kadar geçen dönem için ilam uyarınca yasal faiz, kesinleşme tarihinden sonraki dönem için ise, 17.10.2001 tarihinde yürürlüğe giren 4709 sayılı Kanun’la değişik Anayasa’nın 46/son maddesi hükmü uyarınca, kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması gerektiği sabittir.
O halde mahkemece, yukarıda belirtilen kurallar ışığında; kamulaştırmasız elatma ilamlarında da ilamın kesinleştiği tarihe kadar geçen dönem için ilam uyarınca yasal faiz, kesinleşme tarihi olan 01/02/2012’den sonraki dönem için ise, kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması gerektiği düşünülerek karar verilmesi gerekirken, takip tarihinden talep tarihine kadar olan dönem için işleyecek faiz miktarının kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranı şeklinde hüküm tesisi isabetsiz olup mahkeme kararın açıklanan nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ve ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 20/06/2019 tarih ve 2019/624 E.- 2019/1805 K. sayılı kararının, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, Antalya 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 5/11/2018 tarih ve 2018/327 E- 2018/874 K. sayılı kararının hüküm bölümünün 2. bendininde yer alan “takip tarihinden talep tarihine” kelimelerinin tamamen karar metninden çıkartılmasına, yerine “kesinleşme tarihinden talep tarihine kadar” sözcüklerinin yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle İİK’nin 366. ve HUMK’nin 438. maddeleri uyarınca ONANMASINA, mahkeme kararı düzeltilerek onandığından harç alınmasına yer olmadığına, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 02/07/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.