5 Aralık 2024

icraguncesi.com

İcra Hukukuna dair HERŞEY….

SIRA CETVELİNİN HÜKMÜNÜN SINIRI

Hukuk Genel Kurulu         2017/706 E.  ,  2018/1103 K.

Sıra cetvelinde aynı derecede hacze iştirak etmiş olan (m.100, 101) bütün alacaklılar alacak miktarı ile gösterilir (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku, C.2, İstanbul 1990, s.1526).
Hemen belirtmek gerekir ki her sıra cetveli, bedeli paylaşıma konu para, mal veya hak üzerinde haczi bulunan alacaklılar için hüküm ve sonuç doğurur. Sıra cetveli düzenlenirken satış tarihindeki hukuki ve fiili durum dikkate alınır (İİK m.138, 139, 140). Sıra cetveline yönelik dava veya şikâyetlerin sonuçlanmasına kadar (İİK m.142/a’daki istisna dışında) ödeme yapılmayacağından, alacaklıların takip konusu ettikleri alacaklara faiz işlemeye devam edecektir. Bu faizler satış tarihinden sonra doğduklarından, yapılan önceki sıra cetveline konu bedelden karşılanamaz; bunlar için alacaklının borçlunun başka bir malına haciz koydurması ve onun bedelinden alacağını tahsil etmesi gerekir. Zaten borçlunun başka bir para, mal veya hakkı üzerinde haciz varsa onun satışı cihetine gidilmelidir.
Aynı ilkeler çerçevesinde belirtilmelidir ki, her sıra cetveli ancak konusunu oluşturan bedelle sınırlı olarak hak durumunu belirler. Bir sıra cetvelindeki alacak tutarı, sıra ya da imtiyaz başka yerden kaynaklanan paranın paylaştırılmasına da esas teşkil etmez. Yeni sıra cetveli ancak bu yeni sıra cetvelinin yapılmasına esas olan para, mal veya hak üzerindeki rehin ya da hacizlere göre düzenlenir.

Hukuk Genel Kurulu         2017/706 E.  ,  2018/1103 K.

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

İcra memuru işleminin “şikâyet” yolu ile kaldırılması istemi ile yapılan yargılama sonunda Ankara 11. İcra (Hukuk) Mahkemesince şikâyetin reddine dair verilen 19.12.2013 gün ve 2013/964 E., 2013/1190 K. sayılı karar, alacaklı vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 04.03.2014 gün ve 2014/3229 E., 2014/6057 K. sayılı kararı ile,
“…Alacaklının başvurusu, kesinleşen sıra cetvelinden sonra 23.08.2013 tarihinde dosyaya gelen üzerinde başka hacizlerin de bulunduğu son hakediş bedelinin kendisine ödenmesi talebini reddeden memur işleminin iptaline ilişkin olup mahkemece, sıra cetveli kesinleşip ödeme yapıldığından artık yeni bir sıra cetveli düzenlenemeyeceği, alacaklının bir alacağı olduğu talebi hakkında genel mahkemede dava açması gerektiği gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmiştir.
İİK’nun 140. maddesi gereğince, “satış tutarı bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmezse icra dairesi alacaklıların bir sıra cetvelini yapar.” Sıra cetvelini düzenleme yetkisi ilk haczi koyan İcra Dairesine aittir. Haczin talimatla uygulanması halinde sıra cetvelinin esas İcra Dairesince düzenlenmesi gerekir.
İİK’nun 100. maddesi gereğince, borçluya ait paranın veya satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar birden fazla alacaklı tarafından haciz konulması halinde anılan madde hükmü gereği icra müdürlüğünce derece kararı yapılması gerekir. Derece kararının yapılması için mutlaka satış sonucu para elde edilmesi zorunlu değildir.
Özetle, İİK’nun 100. ve 140. maddeleri uyarınca, satış bedeli bütün alacaklıların alacağını karşılamaya yetmez ise, icra müdürü sıra cetveli yapmak zorundadır.
Buna göre mahkemece, şikayetin kabulü ile icra müdürünce sıra cetveli yapılmasına karar vermek gerekir iken uyuşmazlığa çözüm getirmeyecek biçimde yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…”
gerekçesiyle ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstem, kesinleşen sıra cetveline göre yapılan ilk paylaştırmadan sonra 23.08.2013 tarihinde dosyaya gelen ve üzerinde başka hacizlerin de bulunduğu diğer hak ediş bedelinin şikâyetçi alacaklıya ödenmesi talebinin reddine yönelik memur işleminin şikâyet yolu ile iptaline ilişkindir.
Alacaklı vekili dosyaya gelen önceki hak ediş bedelinin paylaştırılması için icra müdürlüğünce sıra cetveli yapıldığını, bu sıra cetvelinde müvekkilinin alacaklı olduğu icra dosyasına bir miktar para ayrılarak geri kalan paranın ikinci sıradaki alacaklının takip dosyasına gönderildiğini, ancak ödemenin sıra cetvelinin yapılmasından sonra gerçekleştiğini ve bu nedenle faiz alacağının doğduğunu, icra dosyasına 23.08.2013 tarihinde ikinci defa para geldiğini, faiz alacağının talep edilmesi üzerine icra müdürlüğünün sıra cetveli ile ödeme yapıldığını gerekçe göstererek talebi reddettiğini, kendilerinin alacağının birinci sıra cetvelinin düzenlenmesinden sonra doğduğunu ileri sürerek Ankara 16. İcra Dairesinin 29.08.2013 tarihli kararının kaldırılmasını ve bakiye alacağın dosyaya gelen paradan ödenmesini talep etmiştir.
Yerel mahkemece sıra cetveli kesinleşip ödeme yapıldığından artık yeni bir sıra cetveli düzenlenemeyeceği, alacaklının bir alacağı olduğuna yönelik talebi hakkında genel mahkemede dava açması gerektiği gerekçesi ile şikâyetin reddine karar verilmiştir.
Alacaklı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 140. maddesi gereği düzenlenen sıra cetveline karşı alacaklının süresinde şikâyet yoluna gitmediği; artan paranın 17. İcra Dairesi dosyasına gönderildiği, alacaklı vekilinin sıra cetvelini en azından parayı aldıktan sonra İİK’nın 16. maddesinde gösterilen sürede şikâyet etmeyip, dosyaya yeni para gelince tekrar talepte bulunmasının hukukun dolanılması niteliğinde olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını alacaklı vekili temyize getirmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: üçüncü kişi tarafından borçlu lehine oluşan ve icra dairesine gönderilen hak ediş tutarının paylaştırılması için yapılan ve kesinleşen sıra cetvelinden sonra, dosyaya gönderilen sonraki tarihli hak ediş tutarı için yeniden sıra cetveli yapılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle sıra cetveli kavramı üzerinde durulmalıdır.
Bir icra takibinin kesinleşmesi üzerine icra dairesi, alacaklının talebi üzerine borçlunun para, mal ve diğer hakları üzerine haciz koyar ve bunları yine talep üzerine paraya çevirerek bedelini alacaklıya öder. Eğer aynı borçludan alacaklı olan birden çok kimse varsa paraların ne şekilde paylaştırılacağına ilişkin özel düzenlemeler İcra ve İflas Kanunu’nun 138 ve devamı maddelerinde yer almaktadır. Satış bedelinin bütün alacaklıların alacağını karşılamaya yetmemesi hâlinde icra müdürü, bir sıra cetveli düzenleyerek bu tutarı alacaklılar arasında paylaştırır (İİK m.140/I).
Sıra cetvelinde aynı derecede hacze iştirak etmiş olan (m.100, 101) bütün alacaklılar alacak miktarı ile gösterilir (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku, C.2, İstanbul 1990, s.1526).
Hemen belirtmek gerekir ki her sıra cetveli, bedeli paylaşıma konu para, mal veya hak üzerinde haczi bulunan alacaklılar için hüküm ve sonuç doğurur. Sıra cetveli düzenlenirken satış tarihindeki hukuki ve fiili durum dikkate alınır (İİK m.138, 139, 140). Sıra cetveline yönelik dava veya şikâyetlerin sonuçlanmasına kadar (İİK m.142/a’daki istisna dışında) ödeme yapılmayacağından, alacaklıların takip konusu ettikleri alacaklara faiz işlemeye devam edecektir. Bu faizler satış tarihinden sonra doğduklarından, yapılan önceki sıra cetveline konu bedelden karşılanamaz; bunlar için alacaklının borçlunun başka bir malına haciz koydurması ve onun bedelinden alacağını tahsil etmesi gerekir. Zaten borçlunun başka bir para, mal veya hakkı üzerinde haciz varsa onun satışı cihetine gidilmelidir.
Aynı ilkeler çerçevesinde belirtilmelidir ki, her sıra cetveli ancak konusunu oluşturan bedelle sınırlı olarak hak durumunu belirler. Bir sıra cetvelindeki alacak tutarı, sıra ya da imtiyaz başka yerden kaynaklanan paranın paylaştırılmasına da esas teşkil etmez. Yeni sıra cetveli ancak bu yeni sıra cetvelinin yapılmasına esas olan para, mal veya hak üzerindeki rehin ya da hacizlere göre düzenlenir.
Bu yasal düzenlemeler ve ilkeler çerçevesinde somut olaya bakıldığında üçüncü kişiye gönderilen haciz ihbarnamesi neticesinde 29.06.2011 tarihinde icra veznesine giren paraya ilişkin olarak sıra cetveli yapılmasına karar verilmiş, dosya hesabı 07.09.2011 tarihinde 138.120,34 TL olarak çıkartılarak şikâyetçi alacaklıya ait 2011/7315 sayılı icra dosyası ilk sıraya alınmış ve “138.120,34 TL’nin 2011/7315 takip sayılı dosyasına, kalan 270.803,97 TL’nin ise ikinci sıradaki 17. İcra Müdürlüğünün 2011/8061 takip sayılı dosyasına gönderilmesine” karar verilmiştir. Sıra cetveline itirazın reddi kararının 04.09.2012 tarihinde kesinleşmesi üzerine eldeki dava alacaklısına sıra cetvelinin düzenlenmesinden yaklaşık 1 yıl sonra, kesintiler de yapılarak 06.09.2012 tarihinde 127.841,14 TL ödeme yapılmıştır.
Alacaklı vekili 03.10.2012 tarihinde bakiye alacağın tespiti talebinde bulunmuş, Ankara 16. İcra Dairesinin 17.10.2012 tarihli kararı ile talep reddedilmiştir. Ardından aynı üçüncü kişi tarafından 23.08.2013 tarihinde dosyaya 61.361,70 TL tutarında yeni bir hak ediş bedeli gönderilmiştir. Bunun üzerine alacaklı vekili 27.08.2013 tarihli dilekçe ile 06.09.2012 tarihinde kendilerine yapılan ödemenin 30.09.2011 tarihinde tebliğ edilen sıra cetvelinde yer alan hesaplamaya göre yapıldığı, dosya hesabının 06.09.2012 tarihine göre çıkartılmasını, çıkartılan hesaptan 06.09.2012 tarihinde kendilerine ödenen 127.841,14 TL nin mahsubunu ve bakiye tutara faiz işletilmesini talep etmiştir.
Ankara 16. İcra Dairesi 29.08.2013 tarihli kararı ile alacaklı vekilinin anılan talebini reddetmiştir. Şikâyetçi alacaklı vekili bu ret kararının kaldırılması için icra mahkemesine başvurmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33. (1086 sayılı HUMK’un 76.) maddesine göre hukuki nitelendirme hâkime aittir. Gerek icra dairesine sunulan ve gerek red kararının kaldırılması için mahkemeye verilen dilekçelerin değerlendirilmesinden şikâyetçinin talebinin, yukarıda anılan ve önceki sıra cetvelinin düzenlendiği tarihten itibaren dosya alacağına işleyen faizin, dosyaya sonradan gelen hak ediş tutarından ödenmesine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Şikâyetçi alacaklının bu döneme ait faize hak kazandığı tartışmasız olduğu gibi (eğer üzerinde haczi varsa) dosyaya sonradan gelen hak edişin paylaştırılması için yapılacak sıra cetvelinden de bu alacağını almak hakkı bulunmaktadır.
Yukarıda gösterilen ilkeler çerçevesinde vakıaların sunulması taraflara, hukuki niteleme ve dolayısıyla istem dilekçesini yorumlamak hâkime ait olduğundan, alacaklının bu talebinin yeniden sıra cetveli yapılmak suretiyle bakiye alacağın tarafına ödenmesi olarak anlaşılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Hâl böyle olunca yerel mahkemece, dosyaya gelen sonraki tarihli hak ediş tutarının yeni bir sıra cetveli yapılmak suretiyle paylaştırılmasına karar verilmesi gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.05.2018 gününde oy birliği ile karar verildi.