27 Temmuz 2024

icraguncesi.com

İcra Hukukuna dair HERŞEY….

TAŞINIR TESLİMİNE DAİR HÜKMÜN İNFAZ EDİLEMEMESİ

Hukuk Genel Kurulu         2012/807 E.  ,  2013/390 K.

Takip dayanağı ilamda (ilamın hüküm bölümünde) teslime konu taşınırın değeri belirtilmemiş ise ve taraflar malın değeri konusunda anlaşamıyorlarsa, teslime konu taşınırın değeri icra memuru tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre belirlenir. İcra müdürü ilamda aynen teslimine hükmolunan taşınırın değerini, borsa veya ticaret odalarından sorarak belirler. Bu kuruluşların olmadığı yerlerde ise, değer bilirkişi marifetiyle belirlenir.

HACZİN YAPILDIĞI TARİHTEKİ RAYİÇ BEDEL

TAŞINIR TESLİMİNE DAİR HÜKMÜN İNFAZ EDİLEMEMESİ

TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 2

İCRA VE İFLAS KANUNU (İİK) (2004) Madde 26

İCRA VE İFLAS KANUNU (İİK) (2004) Madde 36Şikayet kanun yoluna başvuru nedeniyle yapılan yargılama sonunda; İstanbul 9. İcra Hukuk Mahkemesi’nce şikayetin reddine dair verilen 03.06.2010 gün ve 2010/683 E., 2010/830 K. sayılı kararın incelenmesi şikayetçi-borçlu U..San. ve Tic. A.Ş. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’nin 08.03.2011 gün ve 2010/22919 E., 2011/2894 K. sayılı ilamı ile;
(…Alacaklı S.. Ö.. tarafından borçlu U.. San. Ve Tic. A.Ş hakkında tüketici mahkemesi ilamına dayalı olarak 2.2.2009 tarihinde ilamlı takip başlatılmıştır.
Takip dayanağı Bakırköy Tüketici Mahkemesi’nin 01.12.2008 tarih ve 2007/74 E-2008/458 K sayılı kararının hüküm bölümünün 1. bendinde “34..5 Plakalı proton marka Waja 1.6 Premium Starsilver aracın, İİK’nun 24.maddesi gereğince değiştirme masrafları davalıya ait olmak üzere davalı tarafından değiştirilmesine, ayıplı aracın davacı tarafından davalıya iadesine” karar verilmiş, icra emri borçlu şirkete 06.02.2009 tarihinde tebliğ edilerek takip kesinleşmiştir.
Borçlu vekili, 05.03.2009 tarihinde, icra müdürlüğüne ibraz ettiği dilekçesinde, ilamda belirtilen 2006 model Proton marka, Waja 1.6 premium tipi aracın “0” km yenisi müvekkili şirketin elinde bulunmadığından İİK’nun 24. maddesi uyarınca 2006 model “0“ km yenisinin değerinin tespit edilmesini istemiştir.
Takip konusu ilamla ilgili olarak borçlunun başvurusu üzerine, İstanbul 6.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 16.03.2009 gün ve 2009/59-59 D.İş Sayılı kararı ile İİK’nun 36. maddesi uyarınca, takibin dayanağı ilamda yazılı mahkeme masrafı ile kanuni faiz ve vekalet ücreti, nakdi teminat olarak icra veznesine depo edildiği veya bu miktarda esham veya tahvilat veya muteber bir banka kefaleti verildiği taktirde teminat olarak kabulüne karar verildiği, İstanbul 13.İcra Md.lüğünün 2009/3931 sayılı dosyasında yaptırılan kıymet takdiri sonucu belirlenen 30.000 TL bedelin, İİK’nun 36. maddesi kapsamında tehiri icra kararı alınmasına ilişkin teminat bedeli olduğu, borçlu vekilince, tespit edilen bu değere icra mahkemesi nezdinde itiraz edildiği, mahkemece aldırılan 10.2.2010 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu aracın 3.3.2009 tarihinde kampanyalı indirimli fiyatının 41.359,00 TL olduğu, aracın deri döşemeli olduğunun belgelenmesi halinde ise deri döşeme farkının 2.000 TL olduğunun belirtildiği, bilahare feragat nedeniyle İstanbul 6.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 14.4.2010 gün ve 2009/1229 Esas, 2009/665 Karar sayılı kararı ile şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir.
Alacaklı vekili 18.05.2010 tarihli talebinde, 09.04.2010 tarihinde borçlu hakkında yapmış oldukları haciz taleplerinin reddedildiğini, ancak bu işlemi şikayet ettiklerini, icra mahkemesinin de istemlerini kabul ederek müdürlük kararının, “aracın teslim alınması, aksi halde haciz yapılmasına” ilişkin bölümünün şikayet yoluyla ortadan kaldırılmasına karar verdiğini ve dolayısyla borçlu şirket ile ilgili haciz talepleri kabul gördüğünden, borçlu şirketin bankalar nezdindeki her türlü alacakları ile araçları üzerine haciz konulmasına karar verilmesini istemiş, aynı tarihte icra müdürlüğünce talep doğrultusunda İstanbul 6.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2009/1229 Esas, 2009/665 Karar sayılı dosyasında şikayete konu olan aracın değerine yönelik 10.02.2010 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen 43.359 TL üzerinden dosya hesabı yapılmıştır.
İİK’nun 24. maddesi gereğince taşınır malın değeri ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde, icra müdürü tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunacağı, öncelikle, hükmolunan taşınırın değerinin, borsa veya ticaret odası bulunan yerlerde bu odalardan sorulması, olmayan yerlerde ise icra müdürü tarafından seçilecek bilirkişiden sorulup alınacak cevaba göre tayin edilmesi gerekmektedir.
O halde mahkemece, şikayetin bu çerçevede değerlendirilerek, icra müdürünün 18.05.2010 tarihli işlemi ile konulan hacizlerin kaldırılması ve İİK 24. maddesi gereğince işlem yapılması ve bu maddede belirtilen prosedürün işletilmesi gerektiği yönünde icra müdürlüğüne talimat verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstek, icra memuru işlemine ait şikayetin kanun yolu ile iptali istemine ilişkindir.
Şikayetçi-borçlu U.. San. ve Tic. A.Ş. vekili, eldeki şikayeti ile; konulan hacizlerin kaldırılarak 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK.)’nun 24. maddesine göre işlem yapılması ya da kesinleşen kıymet takdirine göre dosya hesabının yeniden yapılmasına ilişkin icra müdürlüğünün 24.05.2010 tarihli kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Mahkemece, dosya üzerinden yapılan yargılama sonucunda, bilirkişi görüşü ile alacağın sabit hale geldiği, alacağın itirazsız kesinleştiği, şikayete uğrayan müdürlük kararında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir.
Şikayetçi-borçlu U..San. ve Tic. A.Ş. vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire’ce hacizlerin kaldırılması ve İİK’nun 24. maddesine göre işlem yapılması gerektiği yönünde icra müdürlüğüne talimat verilmesi gereğine işaretle karar bozulmuştur.
Yerel mahkemece, “aracın değerinin bilirkişi tarafından belirlendiği, bu işleme karşı tarafların açıkça karşı koymadıkları, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesine göre epeyce önce aracın bedelinin ödenmesi gerekir iken ve şikayetçinin onca gücüne rağmen bu ödevini usulü süreçlerden istifade ile geçiştirmesine adaletin asla izin vermeyeceği” belirtilerek önceki kararda direnilmiş; hükmü şikayetçi-borçlu U.. San. ve Tic. A.Ş. vekili, temyiz etmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; İİK’nun 24. maddesi uyarınca otomobilin teslimine ilişkin yapılan takipte otomobilin (taşınırın) bedelinin tesbitine ilişkin şikayetin kabul edilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle , konuya ilişkin yasal düzenlemenin irdelenmesinde yarar vardır:
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) “İlamların İcrası”na ilişkin ikinci babında “Para ve Teminattan Başka Borçlar Hakkında İlamların İcrası” üst başlığı ve “Taşınır Teslimi” alt başlığı altında düzenlenen 24.maddesinde;
“Bir taşınırın teslimine dair olan ilam icra dairesine verilince icra memuru bir icra emri tebliği suretiyle borçluya yedi gün içinde o şeyin teslimini emreder.
İcra emrinde; alacaklı ve borçlunun ve varsa mümessillerinin adları ve soyadları ile şöhret ve yerleşim yerleri hükmü veren mahkemenin ismi ve hükmolunun şeyin neden ibaret olduğu, ilamın tarih ve numarası ve icra mahkemesinden veya istinaf veya temyiz yahut iadei muhakeme yoliyle ait olduğu mahkemeden icranın geri bırakılması hakkında bir karar getirilmedikçe cebri icraya devam olunacağı yazılır.
Borçlu, bu emri hiç tutmaz veya eksik bırakır ve hükmolunan taşınır veya misli yedinde bulunursa elinden zorla alınıp alacaklıya verilir.
Yedinde bulunmazsa ilamda yazılı değeri alınır. Vermezse ayrıca icra emri tebliğine hacet kalmaksızın haciz yoliyle tahsil olunur. Taşınır malın değeri, ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde, icra memuru tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunur.
Hükmolunan taşınırın değeri, borsa veya ticaret odalarından, olmıyan yerlerde icra memuru tarafından seçilecek bilirkişiden sorulup alınacak cevaba göre tayin edilir.
İlgililerin bu hususta icra mahkemesine şikayet hakları vardır.
26 ncı maddenin 3 ve 4 üncü fıkraları, gemi siciline kayıtlı olmıyan gemiler hakkında da uygulanır.”
Hükmü yer almaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacaklının taşınır teslimi hakkındaki bir ilamı icraya koyabilmesi için, hükmün kesinleşmiş olması gerekmemektedir.
Öyle ise, yukarıda içeriği aynen aktarılan İİK.nun 24. maddede de açıkça ifade edildiği üzere; kesinleşmiş olsun veya olmasın, bir ilama dayalı takip talebini ve ekli ilamı alan icra dairesi, bir icra emri düzenleyerek borçluya gönderecek ve “ilamda yazılı taşınır malın yedi gün içinde icra dairesine teslimini; yedi gün içinde teslim gerçekleşmezse ilam hükmünün zorla infaz olunacağını; teslimine hükmedilen taşınır malın borçlunun yedinde bulunmaması halinde ilamda yazılı değerinin alınacağını; ilamda taşınırın değeri yoksa da belirlenecek değerinin alınacağını, bunun da ödenmemesi halinde ayrıca icra emri tebliğine gerek kalmaksızın haciz yoluyla tahsil olunacağını” ihtar edecektir.
İcra emrini alan borçlu yedi gün içinde taşınır malı teslim etmezse; alacaklının talebi üzerine ilamda yazılı taşınmaz mal icra dairesince borçludan zorla alınarak alacaklıya teslim edilecektir. Eğer ilamda yazılı taşınır mal veya misli borçlunun elinde bulunmuyorsa, bu halde artık borçlu aynen ifaya zorlanamayacağından taşınır mal teslim borcu, kanunun açık hükmü gereği, para borcuna dönüşecek; ilamda yazılı değeri para olarak tahsil olunacaktır.
Böyle bir durumda, taraflar taşınır malın değeri üzerinde anlaşırlarsa bu bedel borçlu tarafından ödenmekle borçlu borcundan kurtulacaktır.
Takip dayanağı ilamda (ilamın hüküm bölümünde) teslime konu taşınırın değeri belirtilmemiş ise ve taraflar malın değeri konusunda anlaşamıyorlarsa, teslime konu taşınırın değeri icra memuru tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre belirlenir. İcra müdürü ilamda aynen teslimine hükmolunan taşınırın değerini, borsa veya ticaret odalarından sorarak belirler. Bu kuruluşların olmadığı yerlerde ise, değer bilirkişi marifetiyle belirlenir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Takibe konu ilamda, mahkemece aynen teslimine karar verilen aracın bir değer tesbiti yapılmamış olup, değiştirilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Borçlu icra memurluğuna verdiği dilekçede aracın sıfır (0) kilometresi bulunmadığından değerinin tesbitini istemiş; icra müdürlüğünce İİK’nun 24.maddesi dikkate alınmadan ilamın temyizi üzerine teminat miktarının belirlenmesi amacıyla bilirkişiden bir rapor alınmıştır. Alacaklı 10.04.2009 tarihinde icra müdürlüğüne itiraz ederek kıymet takdirini kabul etmeyerek, bu konuda icra mahkemesine itiraz etmiştir.
Alacaklının bu itirazı ile ilgili olarak İstanbul 6.İcra Mahkemesi’nin 14.04.2010 tarih ve E:2009/1229-2010/665 sayılı dosyasında; yargılama sırasında mahkemece aldırılan bilirkişi ek raporunda, aracın 03.03.2009 tarihinde kampanya indirimli fiyatının 41.359.00TL olduğu, aracın deri döşemeli olduğunun belirlenmesi halinde, deri farkının 2.000.00 TL olduğu bildirilmiş; yargılama devam ederken, borçlu şirket vekili, ilam konusu aracın yenisinin temin edildiğini belirterek, kıymet takdirine itiraz davasından feragat ettiklerini bildirmiş; bunun üzerine mahkemece, borçlu şirketin feragat beyanı doğrultusunda şikayetin feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Görüldüğü üzere, takibin yapıldığı yer İstanbul ilidir. İİK’nun 24. maddesine göre, icra memuru mahkeme kararında aracın değeri belirtilmediğinden, bunu icra müdürlüğünün bulunduğu İstanbul Borsası’ndan veya Ticaret Odası’ndan sorup belirlemesi gerekir. Zira, bu husus emredici yasa hükmünün bir sonucudur.
Öyleyse, ilamda hükmolunan aracın değerine yönelik gerek icra müdürlüğünce belirlenen 30.000 TL ve gerekse borçlu tarafından kıymet takdirine itirazın feragat nedeni ile reddine karar verilen davada, icra mahkemesince 41.359,00 TL olarak değer belirlenmesi İİK’nun 24. maddesine uygun değildir.
Şu durumda, Hukuk Genel Kurulu’nca da, benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Şikayetçi-borçlu U.. San. ve Tic. A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile; direnme kararının, Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanunun 29.maddesi ile eklenen “Geçici Madde 7” atfıyla uygulanmakta olan aynı Kanun’un 366/III.maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.