Trafik siciline kayıtlı araçlar üzerine kayden ve fiilen haciz
Hukuk Genel Kurulu 2008/9-731 E., 2008/735 K.
SIRA CETVELİNE İTİRAZ
2004 S. İCRA VE İFLAS KANUNU [ Madde 106 ]
2004 S. İCRA VE İFLAS KANUNU [ Madde 110 ]
“İçtihat Metni”
Taraflar arasındaki “
“sıra cetveline itiraz“
“ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 6.İcra Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 31.01.2007 gün ve 2006/987 E. 2007/129 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 19.4.2007 gün ve 2007/2033 E. 2007/3982 K.sayılı ilamı ile, (..Dava, sıra cetvelinin iptali istemine ilişkindir.
Verilen önceki hükmün Dairemizce bozulması üzerine İcra Mahkemesince taraf teşkili sağlanmak suretiyle yapılan yargılamaya ve toplanan delillere göre, işçi alacaklısı davacının ilk hacze iştirak şartlarını taşımadığı, davalı şirketin takip dosyasından konulan kaydi haczin, fiili haciz uygulanmadıkça geçerliliğini koruduğu ve 7.4.2005 tarihli haczin öncekinin devamı niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 106 ve 110 ncu maddelerine göre taşınırlar üzerine konulan haciz, bir yıl içinde satış talep edilmemekle düşer. Trafik siciline kayıtlı araçlar üzerine kayden ve fiilen haciz konulması arasında hukuken bir fark da bulunmamaktadır. Öte yandan hukukumuzda haczin yenilenmesi kavramı mevcut olmayıp, her haciz konulduğu tarih itibariyle yeni bir haciz niteliğindedir.
Açıklanan ilkeler ışığında kaydi haczin fiili haciz uygulanmadıkça geçerliliğini koruduğu ve 7.4.2005 tarihli haczin öncekinin devamı niteliğinde olduğu yönündeki gerekçede isabet görülmemiştir.
Davacı vekili bedeli paylaşıma konu araç üzerine 13.12.2004 tarihinde haciz koydurduklarını ve bu haczin, davalı yanca konulan 7.4.2005 tarihli hacizden önce olması nedeniyle sıra cetvelinde öne geçmeleri gerektiğini bildirdiğine göre, mahkemece bu iddianın doğruluğu üzerinde durulmak ve sıra cetvelinin haciz tarihleri dikkate alınarak düzenleneceği kuralı dikkate alınmak suretiyle bir karar verilmek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiş kararın bozulması gerekmiştir…..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ:Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 3.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.