Köy Tüzel Kişiliğinin Malının Haczi
- Hukuk Dairesi 2018/7143 E. , 2019/6993 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklılar tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
… Köyü Tüzelkişiliğinin borcu nedeniyle başlatılan ilamlı icra takibinde; alacaklılar vekili tarafından, köy tüzelkişiliğine ait 4 adet taşınmaz için yapılan haciz talebinin icra müdürlüğünce hiçbir araştırma yapılmadan, köy mallarının haczedilemeyeceği, tamamının kamu-orta malı niteliğinde olduğu gerekçesiyle reddedildiği 12.04.2016 tarihli icra müdürlük işleminin kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, Mahkemece; Köy Kanunu’nun 8. maddesi gereğince köy orta mallarının haczinin kabil olmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği, kararın alacaklılar vekili tarafından temyiz edildiği görülmüştür.
442 sayılı Köy Kanunu’nun 8. maddesinde; ”Köyün orta malı kanun karşısında Devlet malı gibi korunur. Bu türlü mallara el uzatanlar Devlet malına el uzatanlar gibi ceza görürler” hükmü düzenlenmiştir.
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun Kamu malları başlıklı 16. maddesinde; ”Kamunun ortak kullanılmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden:
A)Kamu hizmetinde kullanılan, bütçelerinden ayrılan ödenek veya yardımlarla yapılan resmi bina ve tesisler, (Hükümet, belediye, karakol, okul binaları, köy odası, hastane veya diğer sağlık tesisleri, kütüphane, kitaplık, namazgah, cami, genel mezarlık, çeşme, kuyular, yunak ile kapanmış olan yollar, meydanlar, pazar yerleri, parklar ve bahçeler ve boşluklar ve benzeri hizmet malları) kayıt, belge veya özel kanunlarına göre Hazine, kamu kurum ve kuruluşları, il, belediye, köy veya mahalli idare birlikleri tüzelkişiliği adlarına tespit olunur.
B)Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda; alacaklılar vekili tarafından, köyün ticari taşınmazlarının haczi talep edilmesine rağmen, icra müdürlüğünce hiçbir araştırma yapılmadan, işlem yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Her ne kadar İcra Müdürlüğü’nce Mahkeme’ye gönderilen açıklamada, Dairemizin 2012/16535 E-2012/34329 K. sayılı kararında atıf yapılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında geçen köy orta malı kavramının, taşınır yada taşınmaz tüm malları kapsayan bir kavram olduğu belirtilmiş ise de, anılan 30.05.1940 tarih ve 1938/21 Esas – 1939/36 Karar sayılı İBK’da, köy işleri için salma suretiyle köy sandığında biriken paraların, borç için haczedilip haczedilemeyeceği hususu tartışılırken, Köy Kanunu’nun, köyü, menkul ve gayrimenkul mallara sahip bir varlık olarak tarif ettiği, 8. maddesinde bu orta malların kanun karşısında devlet malı gibi korunacağı hükmü vaz edilmek suretiyle devlet malları nasıl kanuni bir himayeye mazhar iseler, köy orta mallarının da ayni himayeden müstefit olacaklarının ifade edildiği, bu hükmün şümulü dairesini daraltmak için kanun metninde bir işaret bulunmadığı gibi, kanunun ruhundan da böyle bir mana çıkarılamayacağı, alacaklıların hacizlerine ve takas talebi dermeyan etmelerine karşı da himaye ettiği belirtilerek, köyün salma paralarının haczinin caiz olmadığı sonucuna varılmış, bir başka anlatımla, anılan İBK’da köy tüzel kişiliğinin orta mallarının haczedilemeyeceği kabul edilmiş olup, köyün orta-kamu malı ayrımı yapılmadan tüm taşınır ve taşınmaz mallarının haczedilemeyeceğine dair bir tesbitin bulunmadığı görülmektedir.
Bu durumda, mahkemece, alacaklılar tarafından haczi talep edilen taşınmazların Kadastro Kanunu’nun yukarıda açıklanan maddeleri kapsamında nitelikleri, orta-kamu malı olup olmadıkları, gerektiğinde mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle tespit edilerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Alacaklıların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/04/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.