21 Aralık 2024

icraguncesi.com

İcra Hukukuna dair HERŞEY….

Taşınır satışlarında ihale bedelinin yatırılmaması ve iki ihale bedeli arasında sorumluluk uygulaması

T.C. YARGITAY 12. Hukuk Dairesi EAS NO : 2019/6638 KARAR NO : 2020/4386

taşınır satışlarında uygulanması gereken İİK’nun 118/2. maddesinde “İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen sorumludurlar. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairece tahsil olunur. Bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden tahsil olunur.” şeklinde düzenleme mevcuttur.
Şikayetçinin taşınırı 01.03.2017 tarihli ihalede 280.000,00 TL bedelle satın aldığı, verilen sürede satış bedelini yatırmadığı için satışın düşürüldüğü, ihalenin kesinleştiği ve alacaklı tarafından taşınırın yeniden satışı için talimat yazılması talebinde bulunulduğu, talep üzerine aracın 15.05.2017 tarihinde yeniden ihalesinin yapıldığı ve Mehmet Şimşek’e 230.100,00 TL bedelle ilk ihaleden daha düşük bir bedele satıldığı anlaşılmıştır. İİK’nun 118/2. maddesi uyarınca şikayetçi teklif ettiği bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden sorumludur. Bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden tahsil olunur.
Şikayetçi sorumluluğunun ikinci ihalenin İİK’nun 118. maddesine göre yapılması halinde söz konusu olacağını, İİK’nun 112. maddesi uyarınca ihale yapılırsa sorumlu tutulamayacağını ileri sürmüştür. Ancak, İİK’nun 118/1. maddesinin son cümlesi 02.07.2012 tarihli, 6352 sayılı yasanın 26. maddesi ile kaldırılmış ve atıf yapılan 116. madde de aynı yasanın 105. maddesi ile mülga edilmiştir. Bu sebeple alacaklının talebi üzerine ilk ihalenin düşmesinden sonra İİK’nun 112. maddesi uyarınca yapılan ihalede de, şikayetçi İİK’nun 118/2. maddesi gereğince teklif ettiği bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan, diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden sorumludur.
Yasa maddesi uyarınca şikayetçi temerrüt faizinden sorumluysa da, bu faiz uygulama gereğince 3095 sayılı yasa ile öngörülen temerrüt faizi ile sınırlıdır. Alacaklı ve borçlu arasındaki iç ilişki uyarınca sözleşmeden kaynaklı ve itiraz edilmeyerek kesinleşen temerrüt faizinden şikayetçi sorumlu tutulamaz. Bu sebeple, ilk derece mahkemesince ödeme günü süresinin sonundan ikinci ihaleye kadar geçen süre esas alınmak suretiyle yasal temerrüt faizi esas alınarak, fazla talep edilen faiz yönüyle istemin kabulüne karar verilmesi yerindedir.

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 31/12/2018
NUMARASI : 2018/958-2018/2787
DAVACI : ……
DAVALI : Türkiye Garanti Bankası A.Ş.

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi …… tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre tarafların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 Sayılı Kanun ile değişik İİK’nin 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 Sayılı HMK’nin 370. maddeleri uyarınca ONANMASINA, alınması gereken 54,40’ar TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenlerden tahsiline, 11/06/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.

T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

  1. HUKUK DAİRESİ
    Dosya No : 2018/958
    Karar No : 2018/2787

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :DİYARBAKIR 1. İCRA HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ :11/12/2017
NUMARASI :2017/1082 E, 2017/1293 K.
DAVANIN KONUSU :Şikayet (İcra Memur Muamelesi)
KARAR TARİHİ :31/12/2018

Yukarıda tarih ve numarası yazılı ilk derece mahkemesi kararının Dairemizce istinaf yoluyla tetkikinin istenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden Dairemize gönderilmiş olup, dosya içerisindeki tüm bilgi ve belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü;
Alacaklı Türkiye Garanti Bankası A.Ş. tarafından borçlu şirket aleyhine Diyarbakır 6. İcra Dairesi’nin 2016/14248 E. Sayılı dosyasında taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibe başlandığı, takibin kesinleşmesi üzerine rehinli taşınırın 01.03.2017 tarihinde ihalesinin yapıldığı ve taşınırın şikayetçi ihale alıcısı. ……. satıldığı, verilen sürede satış bedeli ödenmediğinden satışın düştüğü ve taşınırın yeniden satışa çıkartıldığı, taşınırın yeni ihale alıcısı ………….’e satılması üzerine ihale bedelini yatırmayan ve düşen önceki ihale alıcısı ……’ın icra müdürlüğünden yatırdığı 78.000,00 TL teminatın iadesini talep ettiği, icra müdürlüğünce talebin reddedildiği ve ret kararının ……’a 09.06.2017 tarihinde tebliğ edildiği, ……’ın 08.11.2017 tarihinde icra mahkemesine başvurarak teminatın iadesinin reddine ilişkin kararın kaldırılmasını talep ettiği, ilk derece mahkemesince temerrüt faizi yönüyle istemin kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verildiği, her iki tarafın da istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmaktadır.
Alacaklı tarafından istinaf başvurusunda, şikayetçinin talebin reddine ilişkin kararın tebliğinden itibaren 7 günlük yasal sürede başvurmadığı ileri sürülmüştür.
İcra memuru işleminin yasaya veya olaya uygun bulunmaması nedeniyle icra mahkemesine başvurarak şikayet yolu ile kaldırılmasının istenmesi kural olarak yedi günlük süreye tâbidir. Şikayet süresi, şikayet konusu işlemin öğrenildiği günden başlar (İİK’nun 16/1). Bu kuralın iki önemli istisnası vardır.
1-Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir (m.16/2). Bu hükmün amacı, ilgilileri icra memurunun bir hakkı yerine getirmekten kaçınmasına karşı korumaktır.
2-Kamu düzenine aykırı olan işlemlere karşı da süresiz şikayet yoluna gidilebilir. Anılan ilke doktrinde benimsenmiş ve Yargıtay uygulamalarında da kabul edilmiştir.
Somut olayda şikayetin konusu, teminatın iadesi talebinin reddine ilişkin kararın kaldırılmasına ve teminatın iadesine yönelik icra müdürlüğü işlemi olup, yasanın emredici kuralından kaynaklanan bir hakkın yerine getirilmemesine ilişkin olduğundan, İİK’nun 16/2. maddesi uyarınca şikayet süreye tâbi değildir (Yargıtay 12. HD’nin 15.06.2017 tarihli, 2017/3372 E, 2017/9430 K. sayılı içtihadı).
İşin esasının incelenmesinde, taşınır satışlarında uygulanması gereken İİK’nun 118/2. maddesinde “İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen sorumludurlar. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairece tahsil olunur. Bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden tahsil olunur.” şeklinde düzenleme mevcuttur.
Şikayetçinin taşınırı 01.03.2017 tarihli ihalede 280.000,00 TL bedelle satın aldığı, verilen sürede satış bedelini yatırmadığı için satışın düşürüldüğü, ihalenin kesinleştiği ve alacaklı tarafından taşınırın yeniden satışı için talimat yazılması talebinde bulunulduğu, talep üzerine aracın 15.05.2017 tarihinde yeniden ihalesinin yapıldığı ve Mehmet Şimşek’e 230.100,00 TL bedelle ilk ihaleden daha düşük bir bedele satıldığı anlaşılmıştır. İİK’nun 118/2. maddesi uyarınca şikayetçi teklif ettiği bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden sorumludur. Bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden tahsil olunur.
Şikayetçi sorumluluğunun ikinci ihalenin İİK’nun 118. maddesine göre yapılması halinde söz konusu olacağını, İİK’nun 112. maddesi uyarınca ihale yapılırsa sorumlu tutulamayacağını ileri sürmüştür. Ancak, İİK’nun 118/1. maddesinin son cümlesi 02.07.2012 tarihli, 6352 sayılı yasanın 26. maddesi ile kaldırılmış ve atıf yapılan 116. madde de aynı yasanın 105. maddesi ile mülga edilmiştir. Bu sebeple alacaklının talebi üzerine ilk ihalenin düşmesinden sonra İİK’nun 112. maddesi uyarınca yapılan ihalede de, şikayetçi İİK’nun 118/2. maddesi gereğince teklif ettiği bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan, diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden sorumludur.
Yasa maddesi uyarınca şikayetçi temerrüt faizinden sorumluysa da, bu faiz uygulama gereğince 3095 sayılı yasa ile öngörülen temerrüt faizi ile sınırlıdır. Alacaklı ve borçlu arasındaki iç ilişki uyarınca sözleşmeden kaynaklı ve itiraz edilmeyerek kesinleşen temerrüt faizinden şikayetçi sorumlu tutulamaz. Bu sebeple, ilk derece mahkemesince ödeme günü süresinin sonundan ikinci ihaleye kadar geçen süre esas alınmak suretiyle yasal temerrüt faizi esas alınarak, fazla talep edilen faiz yönüyle istemin kabulüne karar verilmesi yerindedir.

Her ne kadar alacaklı şikayetçinin faize ilişkin şikayetinin mevcut olmadığını ileri sürmüşse de, şikayetçinin teminatın iadesi talebi, şikayetçinin teklif ettiği bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan, diğer zararlardan, ayrıca temerrüt faizinden sorumluluğunun tespitini ve bunun ne kadarının teminat bedelinden karşılanacağının belirlenmesini kapsar.
Yukarıda belirtilen nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istemin temerrüt faizi yönüyle kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine ilişkin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olup, HMK’nun 353/1(b)-1. maddesi uyarınca duruşma yapılmadan dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde tarafların ayrı ayrı olmak üzere istinaf başvurularının esastan reddine,
Kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dosya kapsamı, delil durumu ve takip dosyası içeriğine göre DİYARBAKIR 1. İCRA HUKUK MAHKEMESİ’nin 2017/1082 E, 2017/1293 K. sayılı kararında vakıa ve hukuki değerlendirmesi usul ve esas yönünden hukuka uygun olup, HMK’nun 353/1(b)-1. maddesi uyarınca duruşma yapılmadan dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan REDDİNE,
2-Peşin alınan istinaf karar harçlarının ayrı ayrı mahsup ve yeterliliklerine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda tarafların yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.31/12/2018