27 Temmuz 2024

icraguncesi.com

İcra Hukukuna dair HERŞEY….

Adres yetersizliği nedeniyle tebliğ edilememesi durumunda Tebligat Kanununun 21/2. maddesi şartları oluşmaz

12. Hukuk Dairesi         2020/6523 E.  ,  2021/3220 K.



Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından, düzenleme şeklinde tahliye taahhütnamesine dayalı olarak başlatılan takipte, borçlunun, tahliyesi istenen ve bilinen adres yerine mernis adresine çıkartılan tahliye emrinin (örnek 14 nolu) iade edildiğini, bu kez tahliyesi istenen yerin adres bilgilerinin eksik ve yanlış yazıldığı tebligatın adresin yetersiz olduğu şerhi ile iade edilmesi üzerine mernis adresine gönderilen tahliye emrinin TK’nun 21/2. maddesine göre tebliğ edilmesinin usulüne uygun olmadığını ileri sürerek tebliğ tarihinin düzeltilmesi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, İlk Derece Mahkemesince; şikayetin kabulü ile tebliğ tarihinin 18.04.2019 tarihi olarak düzeltilmesine karar verildiği, kararın alacaklı tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; tebligatın usulüne uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına ve şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun “Bilinen Adreste Tebligat” başlığını taşıyan 10. maddesinde; “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır” hükmüne yer verilmiş, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/1. maddesinde de; “Tebligat, öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır” düzenlemesi getirilmiştir.
7201 Sayılı Yasa’nın 10. maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin kanun gerekçesinde, kişilere getirilen adres kayıt sistemi zorunluluğu ile birlikte işleyişin kolaylaştığı dile getirilmiş, ancak yapılan yeni düzenlemeyle, öncelikle yine bilinen en son adrese tebligat yapılacağı, tebligatın yapılmasını isteyenin veya tebligatı çıkartan makamın bildirdiği adresin, tebligata elverişli olmadığının anlaşılması ya da bu adrese tebligat yapılamaması halinde, muhatabın 5490 Sayılı Kanun’a göre adres kayıt sistemindeki adresinin bilinen en son adresi olarak kabul edileceği ve tebligatın buraya yapılacağı açıklanmış, değişiklik ile birlikte adres kayıt sistemi dışında başkaca adres araştırması yapılmasının gerekmeyeceği vurgulanmıştır.

Tüm bu açıklamalar doğrultusunda, kişiye önce bilinen son adresi esas alınarak tebligat yapılması zorunludur.
Somut olayda, takibin dayanağı olarak gösterilen düzenleme şeklindeki tahliye taahhütnamesinde ve örnek 14 nolu tahliye emrinde gösterilen, ayrıca alacaklının ilk olarak mernis adresine gönderilen tebligatın bila tebliğ iade edilmesi üzerine tahliyesi istenen yere tebligat yapılması talebinde icra müdürlüğüne bildirdiği dolayısıyla bilinen son adres olarak kabulü gereken “… …” adresi doğru ve eksiksiz şekilde yazılmaksızın, sadece … …” şeklinde belirtilmek suretiyle tahliye emrinin tebliğe çıkarıldığı ve “Adres yetersiz” şerhi ile iade edildiği, bunun üzerine alacaklı vekilinin talebi ile borçlunun adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesi gereğince tahliye emri tebliğ edildiği görülmektedir.
Yukarıda açıklandığı üzere, öncelikle borçlunun bilinen en son adresine usulüne uygun tebligat çıkarılması zorunlu olup, takibin dayanağı olan tahliye taahhütnamesinde ve örnek 14 nolu tahliye emrinde gösterilen, ayrıca alacaklının icra müdürlüğüne bildirdiği ve bilinen son adres olarak kabulü gereken adres doğru ve eksiksiz yazılmaksızın tebligat çıkarılması ve adres yetersizliği nedeniyle tebliğ edilememesi durumunda, Tebligat Kanununun 10. maddesi gereğince bilinen son adrese tebligat çıkarılması kuralının yerine getirildiğinden söz edilemez.
O halde, Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca, borçlunun hakkındaki takibi öğrendiğini beyan ettiği tarihten daha önce öğrendiği hususu alacaklı tarafından yazılı delille ispat edilemediğine göre, tebliğ tarihinin borçlunun beyan ettiği öğrenme tarihi esas alınarak düzeltilmesine ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararı yerinde olup, Bölge Adliye Mahkemesince, alacaklının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz bulunmuş ve bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle … Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 4/06/2020 tarih ve 2019/1841 E.-2020/1061 K. sayılı kararının 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddesi uyarınca, BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22/03/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.